top of page

Karanlık Sulardan, Aydınlık Sahile


Umut dolu bir başlık oldu. Bu yazının kaleme alındığı 15 Eylül Pazar günü itibariyle 17’sindeki İsrail seçimlerine mi atıfta bulunmuşum? Sular o kadar “karanlık” değil fakat gene de seçim sonrası istikrarlı hükümet arayışı “aydınlık” olsun. Yoksa, Türkiye’de mahkemelerin hapisteki gazetecileri salıverme (henüz beraat yok) işlemlerinin, yukarıdan gelen baskılara rağmen giderek ivme kazanmasına mı seviniyorum, “aydınlık sahil” derken?

Her ikisi de var başlıkta ve her iki ülke için de umutlarım yeşerdi. Aslında böylesine iyimser bakmamın ardında gerçek bir olay var. Bundan 15 gün kadar önce, 30 Ağustos Cuma günü sabah saat 8’de Eceabat’tan (Çanakkale’nin karşısında Avrupa yakasında bir ilçe) Boğaz’ın siyah sularına girip 1 saat 23 dakika yüzerek ve geniş bir kavis çizerek (Marmara’dan Ege’ye güçlü akıntıyı hesaben) Anadolu’da yer alan Çanakkale kentinin güneşli sahiline çıkmayı başardım, 600 katılımcı ile birlikte…

7 yıl sürdü bu noktaya gelmem. Beş yıl önce iki yaz üstüste Çanakkale Boğazı’nın yarısına bile gelemeden teslim olmuştum dalgalara. İlk çıkışta kuzeyden gelen rüzgarlar mı? Bol yutulan deniz suyu mu? Mesafenin uzunluğunun (6 km) yol açtığı korkunun kulaçları felç etmesi mi? Kolumu kaldırmış ve görevli teknelerden biri almıştı beni.

Travma yüzünden 4 yıl ara verdim yarışa girmeye. Fakat 2019 yaz başında, “zaman geçiyor, 80’ime kadar bekleyemem” dedim ve idmanlara hız kazandırdım.

Sonuçta ne kadar antrenman, o kadar özgüven! Yazları geçirdiğimiz köyün sahili serin ve diri deniziyle tanınır. Kıyı boyunca tek başıma suya girer, yakındaki bir burnu hedefler ve bir saatten biraz fazla (2,5 – 3,0 km) durmadan yüzerim. Gözden kaybolduğumda yarattığım endişe yüzünden hayli dostumunun haşlamasına neden olmuşumdur.

Tüm hazırlıklara rağmen Çanakkale’den karşıya yüzücüleri götürecek feribota bindiğimizde kalbim hala küt küt idi. Deneyimli arkadaşların moral yükseltici sözleriyle kaygılarım arasında kalmıştım. Katılımcıların çoğu İstanbul Boğazı’nı birkaç kez geçmişlerdi. Omuzları ve pazuları benim gibi acemiye birkaç boy takardı.

Eceabat’tan karanlığa daldığımızda karşı sahilden güneş yeni yükseliyordu. Bize verilen brifing 5 ayrı noktada kerteriz kollamaktı. Önce upuzun bir bayrak direği, sonra yüksek stadyum lambaları, ardından araba vapuru iskelesi, yaklaşınca kırmızı bir mayın teknesi ve nihayet sağlam zemine kavuşacağımız Çimenlik Kalesi.

Çanakkale Boğazı’nın ortasında Marmara’dan Ege’ye çok güçlü bir akıntı var. Suyun içinde deniz anaları ve saman öbekleri yarışıyor. Dışında ise dalgalar soldan gelip, sağdan ağzın içine kadar giriyor. Zamanında karşıya doğru ilerlemez isem finiş noktasını geçmem işten değil. Aştın mı geriye gelmek mucize!

Bir de karşı akıntı var, sahile yanaşırken. Kapıldım son 200 metrede. 5 dakikada yüzmem gereken mesafe 20 dakikamı aldı, 10 saniyede bir başımı sudan çıkarıp bakınıyordum: ‘’yaklaşıyor muyum?’’ Heyecandan nefes nefese kalmıştım.

Kurulan varış platformuna ayaklarım değdiğinde…Oh çektim fakat sesim çıkmadı. Goggle’ları kaldırdığımda daha önce bitiren dostların bana sarıldıklarını hissettim.

Geçmiştim, Çanakkale’yi.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                       Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page