top of page

Av’a giren avlanır


Av ayı İbrani takviminin en trajik olaylarından biri olan, Bet Amikdaşın yıkıldığı gün 9 Av-Tişabeav günü ile bilinir. Bu olay, Tanrı’nın varlığının (Şehina) maddesel dünyadan uzaklaştığı, kutsal mabedimizin yıkıldığı gün olmasının dışında, Yahudi tarihindeki 4. sürgünün de başlangıcıdır. Bu tarihte oruç tutmanın yanında Tora öğrenimine ara veririz. Sene içinde Tora’dan ayrı kaldığımız tek gün Tişabeav orucudur. Tora öğrenimi bizi Tanrı'ya yakınlaştırır, yaşama sevincini arttırır. Oysa Tişabeav günü yüzyıllardır devam eden sürgünümüzü düşünür, Tanrı’dan ne kadar uzaklaştığımızı hatırlarız.

İbrani takvimine göre sevinçlerimizi arttırmamız istenen Adar ayında Purim bayramını kutlarız, Av ayında ise sevinçlerimizi azaltmamız söylenir. Buradan yola çıkarak bütün sene sevinçli olmamız gerektiği sonucuna ulaşabiliriz. Breslevli Rabi Nahman'ın dediği gibi “Mitsva Gedola Lihiyot Besimha Tamid” (Her zaman sevinçli olmak büyük bir mitsvadır). Av ayı tarihsel olarak üzüntülerle doludur: Mısır çıkışında halkın Erets Israel’e girmeyerek 40 yıl boyunca çölde dolaşmakla cezalandırılması, 1. ve 2.Bet Amikdaşın yıkılışı, Betar şehrinin düşmesi (Bar Kohba isyanının getirdiği olumlu havaya rağmen Romalıların 5 milyon 800 bin Yahudiyi öldürmesi) Kotel - Ağlama Duvarı dışında Yeruşalayim’in bir tarla gibi sürülmesi, İspanya engizisyonu, pogromlar, Holokost dönemindeki ölüm yürüyüşleri…

Buna paralel olarak Ravlarımız 17 Tamuz ve 9 Av arasındaki dönemde farklı gelenekler olsa da birçok yasak belirlemiştir: et ve şarap tüketilmemesi, yeni giysilerin satın alınmaması, düğün yapılmaması, müzik dinlenmemesi, tehlikeli olabilecek uçak yolculuğundan, deniz yada havuz faaliyetlerinden, doğa gezintilerinden kaçınılması…

Bütün bunları bir yana bırakırsak, Av ayına girerken en büyük tehlike, sevincimizi azaltmaya çalışırken geçmişte yaşanan acıları düşünerek üzüntü içinde olmaktır. Üzüntü, umutsuzluğu beraberinde getirir ve bu nedenle istemeden ava girerken avlanmış oluruz.

Bütün bu yaşanılanların içinde olumlu şeyler de var mıdır?

17 Tamuz ve 9 Av arasındaki bu süreçte ilk olarak sayısal değerleri inceleyelim; (17+ 9 =26) Tanrı'nın merhamet özelliğini taşıyan 4 harfli isminin sayısal değeri de 26dir.

17 İbranice Tov- iyi kelimesinin sayısal değeri. Tanrı dünyayı yaratırken “iyi “oldu diyerek ilk gün yaratılan ışığını kutsamıştır. Bir başka deyişle takvimin bu karanlık dönemi aslında gizli bir ışıkla kutsamıştır. Bu ışığı ortaya çıkaran sayısal değer 9’dur. Örneğin Kral David’in, Tehilim bölümlerini yazarken Tanrı’nın bu ışığından faydalandığı söylenir. İsminin sayısal değeri (Dalet 4, Vav 1, Dalet 4) =9’dur.

Kral David sonsuza dek yaşayacak deriz (David Meleh İsrael Hay Vekayam) bir nedeni de kurtuluşu getirecek olan insanların yaşadığı neslin manevi olarak düşük olmalarına rağmen Tehilim okurken inançlarının yüksek olmasıdır. Masiah’ın da 9 Av günü doğacağına dair bir inanış vardır.

Av אב ayı İbranicede inanç (emuna) אמונה ve güven (bitahon) בטחון kelimelerinin ilk harfini çağrıştırır. Hayatımızın karanlık dönemlerinde bizleri bireysel ve toplumsal olarak ayakta tutan değerler bunlardır. Tanrı'ya olan inancını ve güvenini kaybetmeyen herkes, günlerin sonunda takvimin bu döneminin karanlıktan aydınlığa, üzüntüden sevince dönüşünü görmeye hak kazanır.

Tişabeav orucuna yaklaştığımız bu günlerde tarih boyunca yaşadıklarımızı düşünmeni, hatalarımızı anlamanın yanında umudumuzu tazeleyelim. Av aynı zamanda baba אב anlamına da gelmektedir. Göklerdeki babamızın merhamet özelliğini ön plana çıkarmasını isteyelim. Günümüzde Masiah’in gelişi, 3. Bet Amikdaş’ın inşası ile neşeli bir güne dönüşecek olan Tişabeav kutlamasında Yeruşalayim’de bir araya gelebilmek dileğiyle…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page