Üç yıl önce çıktım Aliya Günlüğü yolculuğuna.Dostlar ve nedense düşmanlar edindim bu yolda.Çok sevdiğim doğum ülkem Türkiye'me laf kondurmamaya çalıştım.Bütün duygularım aslında kalbimden dolup taşan İsrael aşkı üzerineydi ''oysa ki''.
Aşk..Evet aşk..Kelimenin tam anlamıyla.Ne eksik ne fazla.
Seviyorum,İsraelli olmayı,İsrael'de yaşamayı,İsrael'de solumayı ve İsrael'de yaşlanmayı.
Garsonları iyi olmasa da,evleri pahalı olsa da,Adalar'ı olmasa da farketmiyor benim için.
Bana verdiği o 'ev' hissi var ya işte o..Ben onu seviyorum işte.
Hani bazen sarayları değişmem dediğiniz evinizin rahatlığı vardır ya.İşte o.
İnsanlara yapmacık, olur olmaz gülümsemeyi bıraktım.İnsanları dış görünüşüyle yargılamayı bıraktım.İnsanları etnik grubuyla irdelemeyi bıraktım.Sırf türban takıyor diye surat ekşitmeyi bıraktım.Kılık kıyafetle değil samimiyet ve dürüst olmak gibi daha mühim olgularla ilgilenmeye başladım.
Kilo alıp kaybetmeleri,marka giyinmeleri,evlenmeden çocuk yapmaları çok önemsiz gelmeye başladı,bunlarla ilgilenmeyi çoktan bıraktım.
Birden ağırlıklarımı atınca yüküm hafifledi ve bambaşka bir insan oluverdim.
Ve bütün bunları İsrael'de başarabildim.
Ben seviyorum.Olduğum gibi yaşamayı,çocuklarımın da bu şekilde yetişmesini seviyorum.Bağıra çağıra korkmadan oynamalarını,kimsenin onları susturmadan,amcaların öğle uykusunu kaçırma derdi olmadan sokaklarda koşturmalarını seviyorum.
Seviyorum işte.Ne yapayım?
Bu aynı çikolatanın dilimde bıraktığı tat gibi işte.Başka birşeyle kıyaslanamayacak birşey.
Tıpkı Türkiye ile İsrael'in kıyaslanamayacağı gibi.Apayrı.
Bütün yaptığım buydu.
Göçün sancılarını yaşayan,saatler süren zorlu bir doğumdan sonra çocuğunu kucağına alan bir anne gibi hissediyorum.
Ve o sancılı sürecin her dakikasını çok ama çok iyi hatırlıyorum.
Göç sancılıdır ve cesaret ister.Tıpkı anne olmak gibi.
Anne olan duygularını ifade etmekte zorlanır,o güzelliği iletemez karşındakine.Anne olmayan ise belkide düzenini bozmamak uğruna o riske giremez.
Herkese iyi yazlar.İsrael'de oturan dostlarımı İYT'nin sunduğu 'Aliya Günlüğü' isimli iki perdelik Türkçe oyuna davet ediyorum.Hepiniz kendinizden bir hikaye bulacaksınız orada.
'Hani uzun bir yolculuktan gelirsin..Evinin kapısını aralarsın..Evinin o bildik kokusu çarpar burnuna.'
Aliya Günlüğü'nden..