Reuven Rivlin, sosyal alandaki gönüllü çalışmaları ile halkın gönlünde taht kuran eşi Nehama için resmi devlet töreni yapılmasını istemedi, gerek cenaze töreninin, gerekse taziyet ziyaretlerinin bütün halka açık olmasını arzu etti.
Devlet Başkanlığı Köşkü (Beit HaNassi) iki gün bütün ziyaretçilere açık tutuldu. Taziyet ziyaretinde bulunmak üzere Türkiyeliler Birliği’nden bir heyetle birlikte Başkanlık Köşkü’ndeydim.
Rivlin, herkesi Chagal’ın vitraylarının yer aldığı büyük salonun yanındaki küçük odada karşıladı. Ziyaretçilerin tek tek ellerini sıktı, baş sağlığı dileklerine teşekkür etti.
Devlet Başkanlığı Köşkü’nün hemen çıkışında, girişteki bahçede, Haim Waizmann’dan başlamak üzere devletin kuruluşundan günümüze görev yapmış 10 devlet başkanının büstü ve her biri için birer tanıtım levhası yer almakta. İsrael tarihinde önemli yeri bulunan bu değerli kişilerden bir kaçı ile bir arada bulunmak şansına sahip oldum. Hatta kimi zaman zor, hatta gülünç anlar yaşadım.
Ünlü “Bustan Sefaradi” oyununun da yazarı olan İsaac Navon ilk Sefarad kökenli devlet başkanı idi. 1978-83 yılları arasında devlet başkanlığı yaptıktan sonra 1984 yılında Şimon Peres’in hükümetinde eğitim bakanlığı görevinde bulunmasını o dönem tevazu örneği olarak algılamıştım. Sonrasında da “Autoridad Nacional del Ladino” kurumunun başında yer aldı ve kendisini pek çok etkinlikte görme fırsatı buldum.
1992 yılında Türkiye’de, İspanya sürgünü sonrası Osmanlı’ya kabulün 500. yılı bir dizi etkinlikle kutlandı. 16 Temmuz’da, Dolmabahçe Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Özal ile İsrail Devlet Başkanı Haim Herzog’un da katıldıkları bir gala gecesi düzenlendi.
Beit HaNassi’ye ilk kez adım atmam Ezer Weizmann (1993-2000) döneminde oldu. Weizmann, Rıfat Saban başkanlığındaki konukları konutunda karşıladı. Heyette Daniel Navaro, Elio Behmuaras, Avi Alkaş, Cefi Kamhi, İYT Başkanı Moreno Margunato, İzi Aşkaner, Keren Kayemet Leİsrael’den David Ancel ve Sohnut yetkilisi Viki Ancel yer aldı.
Weizmann, bizleri salona kabul ettiğinde herkesin kendini tanıtmasını istedi. Ben, “Şalom Yayın Yönetmeni” deyince; “Nasıl olur, gazeteci buraya nasıl girer!..” diye sinirlendi. Konuşma özel olacaktı ve dışarıya sızmasını istememişti. Heyetten biri benim için; “O bizdendir, toplumun gazetesidir…” dediğinde yatıştı. Ne var ki ben oldukça şaşırmış, ne diyeceğimi bilememiştim.
Beit HaNassi’de ikinci “vukuatım” da Ezer Weizmann’ın devlet başkanlığı zamanında oldu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 14 Temmuz 1999’da İsrael’i ziyaret etti. Başkanlık Köşkü’nde Demirel onuruna bir yemek verilecekti. O yıllar Şalom yönetmeni nedense protokole dâhil edilmiyordu ve Onursal Başkan Bensiyon Pinto; “Sen merak etme, bu kokartı tak, gece ben sana boş bir yeri işaret ederim, oturursun” dedi.
“Şalom Basın Kartı” sayesinde J neyse güvenlikten geçtim, salondayım. Karşımda uzunca protokol masası, diğer masalar. Herkes otursun diye bekliyorum, acele etmiyorum. Sonra boş gördüğüm bir yere doğru yöneldim ve oturdum.
İki dakika geçmedi, bir hanım; “Burası benim yerim” dedi. Tabi özür dileyerek kalktım, herkes oturuyor, kadehler tokuşturuldu. Nerdeyse devlet başkanlarının konuşmaları başlayacak… Ben orta yerde, tek başıma, sap gibi koca salonda ayaktayım… Dünya başıma yıkılacak sandım ve uzaktan Bensiyon Pinto’nun bana el salladığını gördüm; “gel burada boş bir yer var” gibisinden. O masaya yöneldim ve araya sıkışıverdim…
2000-2007 yılları arasında Devlet Başkanlığı görevinde bulunan Moshe Katsav ile ilgili ilginç anıları da eşim Nelly Barokas’ın İYT’de yayımlanan “Yine, yeniden, cinsel taciz…” başlıklı yazısından kısaltarak aktarıyorum.
“Turizm Bakanı olduğu dönemde Moshe Katsav Türkiye’ye geldi. Görüşmeleri arasında Hahambaşılığı da ziyaret etti. Oradaki konuşmasının ardından söyleşi yapacaktım onunla. Konuşması bitince, acele kalktı, gündemi çok yoğundu. Yanaşıp ona İbranice hitap ederek söyleşiyi hatırlattım. Hemen yerine oturdu gerisin geriye, sorularıma sabırla, hiç acele etmeden, uzun uzun yanıt verdi. Gayet başarılı bir söyleşi oldu. Birlikte çektirdiğimiz fotoğraf tabii söyleşi ile birlikte Şalom’da yayınlandı.
Aynı fotoğrafı biraz büyüttüm, çerçeveletip evde salonumun güzel bir köşesine koydum gururla. Birkaç yıl sonra Moshe Katsav, İsrail devletinin en saygın mevkiine, devlet başkanlığına seçildi. Bende bir gurur, sormayın gitsin…
Aradan zaman geçiyor Moshe Katsav yine Türkiye’ye geliyor, bu kez devlet başkanı olarak… Aklıma ayrıca güzel bir fikir geliyor, birkaç yıl önce birlikte çektirdiğimiz fotoğrafı çerçeveden çıkarıyor, yanımda götürüyorum. Devlet başkanı ya, fotoğrafa bir şeyler yazarsa benim için nasıl da gurur verici bir anı olacaktı.
O gün Moshe Katsav sorularıma yanıt vermesinin ötesinde beni anımsadığını söyledi, eski fotoğrafımızın üzerine de “To Mrs. Nili with best wishes. Moshe Katsav” diye yazdı. O fotoğraf yeniden çerçevesine girdi, salonumdaki eski yerini aldı.
Ama o da ne? İsrail devlet başkanı taciz ve tecavüz suçuyla yargılanacaktı. Yedi yıllık görev süresinin dolmasına iki hafta kala istifa etti. Uzun yargı süreci sonrasında suçlu bulundu, herkesin bildiği gibi 2011 yılı sonunda girdiği Ramle hapishanesinde altı sene hapis yattı. Benim bir zamanlar gururla sergilediğim fotoğraf tabii ki ortalarda değil artık…”
Shimon Peres (2007-2014) ile devlet başkanı olmadan önce bir kez Taksim Konferansları çerçevesinde İstanbul’da bir araya geldim. Milletvekili Cefi Kamhi ve İvo Molinas da vardı.
Peres, uluslararası alanda en çok tanınan İsrael devlet başkanı olmasına rağmen girdiği pek çok seçimi kaybetmesi nedeni ile “looser” diye anılırdı. Hatta 2000 yılında Knesset’de devlet başkanlığı oylamasında Likud’un adayı Moshe Katsav’a karşı beklenmedik bir yenilgi almış ve ancak yedi yıl sonra seçilebilmişti.
King David Oteli’nin terasında, 1996 yılında Netanyahu’ya karşı başbakanlık için halk oylamasını kaybeden ve parti liderliğinden de ayrılan Shimon Peres ile birlikte T.Y.T Başkanı Rıfat Saban ve Onursal Başkan Bensiyon Pinto’nun katıldıkları bir sabah kahvaltısına beni de davet etmek nezaketini göstermişlerdi. O kahvaltıda Peres’e seçimdeki yenilgisini ima eden bir soru yönelttiğimde duymazlıktan gelmiş ve galiba arzulanmayan bir hava yaratmıştım…
Anılarımı paylaşmak istedim…