top of page

Olmadı, Başbakanım Olmadı!


İki seneden fazladır yargı mekanizması ve medya adınızı dört, beş tane yolsuzluk olayına karıştırdı, durdu.

Epey bir kitlemiz ana akım medyanın sola meyilli olduğunu, ayrıca size ve yakın çevrenize aşırı sempati duymadıklarının bilincindeyiz. (Sempati eksikliğinin haklılık veya haksızlık nedenleri bu yazının konusu değil, hiç girmeyeceğim).

Yolsuzluk iddialarının bir kısmı cezai kapsama girmese de, çoğumuzun bir başbakan ve ailesinden beklediği normlara uyan cinsten değildi. O da ayrı bir konu.

Diğer daha ciddi suçlamalar için de, (Bezek ve A.Mozes olayları gibi) tek ve aynı cevabı tekrarlayıp durdunuz.

Bu soruşturmalardan hiçbir şey çıkmıyacak, zira hiçbir şey olmadı.

Sözlerinize inananlarımız da oldu, inanmıyanlarımız da. Arada gerekli hukuki süreç devam etti. Sürecin karar verme kısmı yaklaşınca bazılarımızca bu ve -size tam bir inançla bağlı bazılarımızca- da diğer sebeplerden dolayı erken seçime gitme kararı aldınız. Seçimlere gittik.

Bu seçimler aslında sizin iktidarı devam ettirmenizi istiyenlerle, artık brakmanız gerektiğini düşünenler arasında oldu. Karşınızdaki ana muhalefeti temsil eden oluşum sırf bu amaçla biraraya geldi. Sizin iktidarınıza son vermek için.

Son on yıldır, koalisyonlarla da olsa, ülkenin başındasınız.

Bu sürede ekonomik bağlamda ciddi başarılara imza attınız, ekonomiden sorumlu ekibinizle birlikte.

Dış siyaset konularında ABD’de Başkan Trump’ın yönetimde olması sizin şansınız ise de, İsraelin bugün bazı Afrika ve daha da önemlisi Arap ülkeleriyle başlatmaya çalıştığı ve başardığı diyalog, Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya gibi dev ülkelerle üstün ilişkilerimiz ve ülkenin dünyadaki prestiji büyük çapta sizin başarınız.

İran konusundaki ısrarlı tutumunuz, -dünyanın bir çok ülkesi çıkarları uğruna Ayetullahların saldırılarına gözünü yumsa da- takdire değer.

Ayrıca haklılığı da maalesef gün geçtikçe doğrulanıyor.

Bizimle daha iyi bir ilişkiye girmemekte ısrarlı toplumlarla, (örneğin Filistinli organlar, İzlandalı akılsızlar ve diğerleri) olan olumsuzluklar ise sizin tutumunuzdan çok, onların tercihi.

Bu bağlamda seçim öncesi sizi bu ülkeyi yönetebilmeye en uygun lider olarak görenlerin çokluğu için netice şaşırtıcı olmamalıydı. Karşınızda gerçekten sizin deneyimlerinize ve bahsettiğim konulardaki başarınıza rakip olabilecek bir isim yoktu. (Bazılarımız etrafınızda size selef olabilecek adayları yetiştirmek bir yana, onları politik arenadan silmekte üstün olduğunuzu da iddia ederler ya, bu da ayrı bir konu tabii!)

Sonuç olarak millet seçimlerde son sözünü söyledi ve sizin ülkeyi yönetmeye devam etmenize yeşil ışık yaktı. (‘’Toplama’’ muhalefet partisinin de size yakın oy aldığının da altını çizelim)

Hani yukardaki satırlarda sizin ‘’dokunulmazlık’’ istediğiniz için seçimleri öne aldığınızı iddia eden kesim var ya, işte onlar şimdi de partinizin, (yoksa sizin mi demek lazım?) koalisyon pazarlığındaki şartlarından birinin size dokunulmazlık garantisi sağlamak olduğunu iddia ederler.

Ancak bununla bitmiyor. Size bu seçimlerde ister sizin bu göreve en uygun lider olduğunuza inandıklarından, isterse hiçbir yolsuzluk olayına karışmadığınıza, (yani sizin sözlerinize) inandıklarından, isterse de Likuda gönülden ve tarihten bağlı olduklarından oy veren bazı seçmenler de yukardaki grupla aynı görüşteler.

Sayın Başbakanım,

Yıllardır başarıyla yönetmeye çalıştığınız ülke, kendine özgü şartlara haiz Ortadoğu’da, 71 yıldır tek başına bir ada gibi, demokratik, batılı değerleri önemsiyen, insan haklarına ve yurttaşlarının eşitliğine dayalı bir toplum olmanın mücadelesini veriyor. Bu sistemde kuvvetler ayrılığı, yani yasama, yürütme ve yargı organlarının bağımsız olmaları prensibi tartışılamayacak bir gereksinimdir.

Yasama ve yürütme zaman zaman bazı konularda üstüste gelebilirse de yargının bunlardan tamamen ayrı, bağımsız olması ‘Check and balances’’/ kontrol ve denetim mekanizmalarının olmazsa olmazıdır.

Aksi takdirde komşularımızdan pek bir farkımız kalmaz.

Bunları siz muhakkak ki benim gibi sıradan vatandaşlardan çok daha iyi biliyorsunuz. Ayrıca;

“Bu soruşturmalardan hiç birşey çıkmıyacak, zira hiç birşey olmadı” diyen de sizsiniz.

O zaman bu dokunulmazlık isteği ve telaşı niye?

Tüm bunların yerine, ( ve şimdi ki seçildiniz), ve nasılsa hiç bir yolsuzluğa karışmadığınıza göre, çıkıp da göğsünüzü gere gere, millete;

‘’Ben dokunulmazlık filan istemiyorum. Mevcut kanunlar neyi gerektiriyorsa onlar aynen uygulansın’’ deseydiniz,

eminim, hem bu seçimlerde size oy vermemeyi seçen seçmenlerin gözünde büyür, (ve muhtemelen 4, 8, 12, ve 16 sene sonra yapılacak seçimlerde de oylarını alırdınız (!)

Hem size oy verip de şu anki tutumunuzdan dolayı bundan pişmanlık duyanlara sebebiyet vermez, hem onurunu korumuş bir başbakan olarak tarihe geçer,

ve en önemlisi de ülkenin en önemli değerlerinden yargının bağımsızlığına da zarar vermemiş ve onu korumuş olurdunuz.

Yazık oldu, yazık oluyor…

Not: Bu yazı Başbakan Netanyahunun hükümeti kuramaması üzerine meclisin kendini fesh kararı alıp yeni seçimlere gidilmesinden önce yazılmıştır.

Üçbuçuk ay sonra yenilenecek seçimlerle ülke daha da büyük bir kayba uğratılmıştır.

Hem tamamen gereksiz seçim masrafları, hem hiçbir önemli kararın alınamıyacağı boşuna geçirilecek bu kadar zaman.

Tüm bunların yerine dokunulmazlık isteklerinden vazgeçilmesi halinde seçimin iki büyük galibi Likudla Mavi Beyaz bir koalisyona gitselerdi seçmenin büyük bir çoğunluğunun istediği kişiler yönetimde olacak ve demokrasinin çarkları yara almadan millet lehine dönmeye devam edecekti.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page