top of page

Netanyahu’nun Zaferine En Çok İçerleyen: Liberal Batı Basını


İngilizce konuşulan ülkelerin önde gelen gazete ve dergileri bu dilin uluslararası çapta giderek benimsenmesinden ötürü dünyanın en etkin medyası düzeyine yükseldiler. İş alemi, siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler, teknoloji liderleri, gelişmekte olan bölgelerin okurları… Hep New York ve Londra çıkışlı basının izleyicileri oldular.

Washington Post, New York Times, The Times (London), Financial Times, The Guardian, The Economist, Daily Telegraph, BBC… Hemen tümü liberal çoğulcu demokratik ortamı, küreselleşmeyi, teknolojik ilerlemeyi, ekonomik büyümeyi ve insan haklarını savundular. Son yıllarda da çevre ve doğa koruma, iklim değişikliği, azınlık ve kadın hakları eklendi gündeme.

Bu gazete ve dergileri gençliğimden bu yana takip eder, bazılarını her gün veya haftalık olarak, gözden geçiririm. Yaşam, ahlak ve insanlık değerlerimi etkiledikleri kesin.

50 yıl önce 150.000 satan The Economist dergisinin bu süre zarfında 1.500.000 okuyucuya yükseldiğini ve bunların yarısının Kuzey Amerika’da bulunduğunu hesaba katarsak küresel karar vericiler üzerindeki etkilerini kavramış oluruz. Özellikle yazılı ve görsel basının tüm dünyada sosyal medyaya yenilmekte olduğu süreçte Londra ve NewYork’da üs kuran gazetecilerin hala güçlerini korumaları eşdeğer düşüncelere sahip olanlar için övünç kaynağı…

Bir konu hariç! İsrail – Filistin meselesinde bu dünyevi gazeteciler yanıldılar ve yanılmaya devam ediyorlar. Şu yanlışlıkları yaptılar:

  • Birleşmiş Milletlerin, Avrupa Birliği’nin, Arap dünyasının ve bağlantılı olarak Filistinlilerin İsrail’in siyasetini değiştirme gücünü olduğundan çok daha yüksek tahmin ettiler.

  • Bir yandan milliyetçi ve dindar İsrail’lerin Batı Şeria’ya yerleşme enerjilerini, öte yandan ülke kamuoyunun artan sertlik taraflılığını ve Gazze’den sonra taviz verme döneminin sona erdiğini öngöremediler.

  • İsrail’de bu politikaya parasal açıdan destek olan zenginleşme hızını ve uluslararası toplumun göçlere (ve Filistin halkının eski topraklarına dönme arzusuna) tepki duymasını küçümsediler.

Şimdi de baskı altında kalma endişesi taşıyorlar: Yehuda ve Şomron veya Golan ile ilgili her cümlede ‘’işgal altında’’ sözcüklerini kullanmazlarsa BDS (Boykot, Yatırımları geri Çekme ve Ambargo) veya Filistin yanlısı solcu takımdan (akademik ve medya) sert eleştiri almaktan çekiniyorlar.

Bu konuda uluslararası toplumun veya B.M.nin kararlarına sığınmayı ahlaken üstünlük addediyorlar. Bu platformlardaki ‘’otomatik anti-İsrail’’ çoğunluğunu görmezden gelmeye devam ederek…

Esas kaygı: 2nci Dünya Savaşı’ndan sonra tespit edilen uluslararası sınırlarda en ufak bir değişimin beraberinde güçlü olanın zayıfı ezeceği bir dönemi başlatması. Rusya’nın Kırım’ı ve Doğu Ukrayna’yı ‘’ilhak’’ından sonra, aynı yöntemin Çin’in Tayvan’a veya Güney Doğu Asya’daki adalara karşı uygulaması korkusu.

Bu yüzden konu İsrail’e gelince ‘’işgal topraklar’’da donup kaldılar. Bir nebze kıpırdayıp ‘’müzakereye açık’’ veya ‘’tartışılan bölgeler’’ sözcüklerini kullanmıyorlar. Halbuki Batı Şeria’daki yerleşimlerin ortadan kalkmayacağını bilen, Doğu ile Batı Yeruşalayim arasında sınır kalmadığını fiilen gözlemleyen deneyimli muhabirlerin hala umut varcasına ‘’FKÖ ’ye başkent sözü verilen Doğu Kudüs’’ ve “yanyana iki devletli çözüm’’ ibarelerini kullanmaları gerçekleri inkar etme içgüdüsü mü?

Yoksa merkezlerdeki editörler Netanyahu’ya olan hınçlarından İsrail’deki gazetecilerinin iletilerine kendi alıştıkları deyimleri mi ekliyorlar?

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                       Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page