top of page

Ne ara bu kadar acımasız olduk?


Oscar Wilde demiş ki: “Bir dostun üzüntüsüne herkes katılır, başarılarına ise ancak yüksek ruhlular sevinir.” Doğrudur, çok zor bir şeydir, sizin keyfiniz yokken ya da hayat yüzünüze gülmezken, bir arkadaşınızın ya da dostunuzun mutluluğunu paylaşabilmek. Öyle durumlarda bazen “mış gibi yapmak” en doğrusu, en azından hiç kimsenin kalbi kırılmamış olur. Ama bir de madalyonun diğer yüzü var, yani başkalarının mutsuzluğundan mutlu olanlar! İşte o esas felaket.

Bu konu aklıma, İsrail’in Şubat ayı sonlarında uzaya fırlattığı Beresheet mekiğinin, arıza yaparak Ay’ın yüzeyine yumuşak iniş gerçekleştiremediği gün geldi. Sebebi ise yerel gazetelerde çıkan haberlerdi. Kendileri daha önce Ay’a defalarca mekik yollamış da çok başarılı olmuş bir edayla, “İsrail'in uzay aracı Ay’a çakıldı”, “İsrail dünyaya rezil oldu”, “İsrail’in utanç dolu anları” gibi manşetleri okuyunca inanın tüylerim diken diken oldu. Sanki bir oda dolusu gazeteci, mekiğin çakılmasını dört gözle beklemiş, sonunda da istedikleri olmuştu.

Bu durumu bencillik olarak da özetleyebiliriz, benmerkezcilik de. Yani aslında bir çeşit ego tatmin etme, çünkü bazıları ancak bu yolla ancak egolarını tatmin edebiliyorlar. Belki de çocukluğumuzdan beri bize öğretilen ve toplumsal kültürümüzde yaygın bir iletişim dili olan nispetle ya da oh çekmeyle bir ilgisi vardır, kim bilir? Almanlar buna “schadenfreude” diyorlar – sözcük Almanca olsa da pek çok dilin dağarcığına girmiş durumda. Kelime anlamına gelince, schaden kötü olay, freude ise sevinç demekmiş. İkisi birleşince de ortaya, “kötülükten mutluluk duymak” gibi bir anlam çıkıyor. Schadenfreude, bir başkasının başına kötü bir olay geldiğinde yaşanan mutluluk duygusunu anlatıyor.

Schadenfreude hakkında araştırma yapan uzmanlar, başkalarının mutsuzluğuna sevinmenin altında yatan ana sebep olarak, insanların genelde başkalarının kayıplarından kazanç elde etmesini gösteriyor. Uzmanlara göre, karşıdaki kişinin talihsizliği karşısında üzgün olunsa dahi hissedilen duygu sevinç oluyor. Bilim uzmanlarına göre bu durum, insanların çıkarlarını düşünen yaratıklar olmasıyla açıklanıyor. Bir başka araştırmada ise bilim insanları rekabet duygusunu yine bu hisle ilişkilendiriyor. Yani her ne kadar kabul etmeseniz de, başkasının anlattığı kötü bir olayı dinlerken yaşadığınız rahatlamanın sebebi schadenfreude.

Dostoyevski, “Suç ve Ceza” romanında, bu ruh halini çok güzel şekilde açıklığa kavuşturmuş: “Hepsinin halinde, en yakınlarının beklenmedik bir felaketi karşısında bile insanlarda her zaman görülen tuhaf bir sevinç duygusu vardı. En samimi acıma, acısını paylaşma duygularına rağmen, istisnasız olarak hiç kimse, böyle bir duyguya kapılmaktan kendisini alamamıştır.”

Demem o ki, bazı insanlar, başkalarının acılarından zevk alır, çünkü bu onların kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Bazıları ise, başkalarının acısını kendi kazancı olarak değerlendirebilir. Karşı takımın yenilgisine sevinen bir taraftar grubu gibi… Siz siz olun, kendinizi benzer bir durumda hissettiğiniz anda, azıcık empati kurmaya çalışın. Koyun kendinizi karşınızdakinin yerine, siz neler hissederdiniz diye düşünün? Nasıl, işe yarıyor, değil mi?

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page