top of page

Orada seçim, burada seçim…


On gün ara ile hem Türkiye’de, hem de İsrael’de seçime gidildi. İsrael’de seçim Knesset üyelerini ve iktidarı belirleyecek iken, Türkiye’de gerçekleşen “sadece” bir yerel seçimdi. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasında AK Parti iktidarının daha dört buçuk yıl görevde kalacağının altını çizdi.

Buna rağmen sadece belediye başkanlarının ve yerel idarelerin seçileceği, hizmetin esas olduğu bu seçimlere ülkenin “bekası”nın hedeflendiği gibi yüce anlamlar ve manevi değerler yükletildi. AK Partinin başını çektiği Cumhur Cephesi, seçim propagandalarında, ülkenin varlığının (bekasının) tehdit altında olabileceğini vurguladı. CHP’nin öncülüğündeki Millet Cephesi ise ekonomiyi ön plana çıkardı. Ve gelecekteki seçimlerin iki cephe etrafında oluşacağının işareti verildi.

İsrael’de de bu denli kesin hatlarla ayrılmamasına rağmen mücadelenin partiler arası değil, sağ ve sol cepheler arasında geçeceği öne sürüldü, kamuoyu araştırmalarında iki cephenin çıkarabileceği milletvekili sayıları üzerinden koalisyon tahminleri yürütüldü.

Aradan on gün gibi uzun bir süre geçmesine rağmen Türkiye’de ilginç bir şekilde “şaibe” iddiaları ortaya atılarak, bitmeyen itirazlar, yenilenen sayımlar sonucu henüz İstanbul belediye başkanlığı konusu kesinlik kazanamadı. Hatta 340 bin oyun geçersiz olduğu, bu ilde yeniden seçime gidilebileceği dile getirilmeye başlandı.

İktidar, tüm kıyı şeridi ve Ankara’dan sonra İstanbul’u kaybetmeyi - aksini savunsa dahi- ağır bir yenilgi olarak algılamakta…

Cumhurbaşkanlığına giden yolun Erdoğan’ın seçimi kazandığı 1994 yılında olduğu gibi İstanbul Belediye Başkanlığından geçtiği düşünülüyor.

İsrael’de ise zamanlama yönünden bu yazıyı kaleme aldığımda henüz kesin sonuçlar belli olmamıştı.

Türkiye’de değişen ne? AK Parti geçmiş seçimlerdeki yüzde 45’lik ve cephe olarak da yüzde 52’lik oy oranını koruyor. CHP ise 24-25 bandındaki oy oranını HDP’nin aday göstermediği üç büyük şehirdeki oyunu alarak yüzde 30’a çıkardı. Durumlarda bir değişiklik olmadığı takdirde 4,5 yıl sonra AK Parti yine iktidar…

Peki, bu iyimserlik niye? Büyük kentlerin, özellikle İstanbul ve Ankara’nın foto finişte kazanılmış olması muhalifler nezdindeki umutları yeşertti, bir dostumun ifadesi ile “trend” tersine döndü. Daha doğru bir ifade ile bu yönde bir izlenime kapılındı. Sosyal medyada iktidarı “tiye” alan karikatür ve fıkralardan geçilmiyor. Mizah, umudu yitirmemenin, geleceğe pembe gözlüklerle bakmanın bir yolu…

“Mahalle baskısı” diye bir deyim vardır. Ortaçağda “cadı, büyücü, Yahudi !..” diye halk galeyana getirilir, masum insanlar ateşe atılır, katledilirlerdi.  

"Mahalle baskısı" kavramıyla, muhafazakârlaşan bir toplum içerisinde, bu muhafazakârlaşmanın baskın hâle gelmesi durumunda, belli bir hayat tarzını veya görüşü benimsemeyenlerin kendilerini dışlanmış hissedecekleri anlatılmaya çalışılır. Örneğin Türkiye’de Fatih veya Sultanbeyli ve daha birçok semt ya da kentte kapanmayan kadın bu tür bir baskı altındadır.

İsrael’de, özellikle izlediğim sosyal medyada, seçimler öncesinde yoğun bir mahalle baskısı hissettim.

Sitemiz öncelikli olarak siyasi tercih ve tartışmalardan uzak durmaya çalışmaktadır. Ancak birkaç kişi tarafından günde sayısız post paylaşılarak Türkiyeliler arasında “milliyetçilik sadece tek bir partinin, Likud’un desteklenmesidir” şeklinde bir algının yaratılmaya çalışılmasını, hatta kimi zaman “fake news”ların yayılmasını, farklı görüşte olanların nerede ise topa tutulmalarını ben mahalle baskısı olarak görüyorum.

Tüm sağ, merkez, sol ve dinci Siyonist partiler belli bir görüşün temsilcisi olarak kabule şayandır. Seçim sonrası birbirimizden farklı olmadığımızı, hepimizin bu ülkeyi aynı şekilde sevdiğini göreceğiz.

İsrael’in bu seçimlerde de güvenlik ve barışı getirecek en doğru seçimi yapacağına ve yaptığına inanıyorum.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page