top of page

Zalim (!)  İsrail yine “orantısız güç” kullandı  !!!


Evet, zalim (!) İsrail Mart ayının on dördünü on beşe bağlayan gece Gazze’de yüze yakın askeri hedefi bombaladı. Ve zalimliğini ispatlamak istercesine öylesine dikkatli davrandı ki, saldırılarda tek bir can kaybı bile olmadı!

Tüm hedeflerde insan kaybının olmamasına özen gösterildi ve başarıldı da. Peki, İsrael bu “orantısız gücü!” durup dururken niye kullandı? Yüze yakın askeri hedef neden bombalanır ki? Netanyahu rüyasında Gazze’nin çoktandır bombalanmadığını gördü de ondan mı bombalama emri verdi?

Pek de öyle sayılmaz.

Yine aynı gece, Mart ayının ondördü, saat 21 sularında arabamda CD dinler ve eve doğru giderken, aniden Ferhat Göçerin şarkısının arasına aşina olduğum ama epeydir unuttuğum sirene benzer bir uğultular silsilesi karıştı. Sonuçta ülkenin en merkezi yerlerinden birinde Geha anayolunun üstündeyim. Roket alarmı olamaz diye düşünüyorum, çevremdeki yola, trafiğe bakıyorum; herhangi bir değişiklik yok, herkes yolunda normal hızında devam ediyor.

Ancak öte yandan siren sesleri durmak nedir bilmiyor ve artık bunun kesinlikle bir roket atağının alarmı olduğuna hükmediyorum. Herhalde diyorum, yine sistem bozukluğundan doğan yanlış bir alarm oldu.

Eve geldiğimde gerçeği anlıyorum. Gazze’den İsrael’in en merkezi yerine, Tel Aviv ve çevresini hedefliyen iki tane roket fırlatılmış. Yanlışlıkla …..

Roketlerin Gazze’den fırlatıldığı saniyelerde bir Mısır heyeti, Hamasla İsrael arasında yeni bir ateşkes antlaşmasına arabuluculuk etmek üzere, Hamasın başı Yahya Sinwarla görüşme halinde.

Mısır heyeti doğal olarak bu çok tatsız çelişkiye tepki göstermiş. Ve İsrael yetkilileri Mısır heyetinin derhal Gazze’yi terk etmelerini istemiş gelecek tepkinin hedefleri olmamaları için.

Böylesine uzun menzilli ve nispeten ileri teknoloji roketlerin Hamas yönetiminin haberi olmadan “yanlışlıkla” Tel Aviv semalarına fırlatılması her ne kadar akla yakın gelmiyorsa da, anlaşılan her iki taraf da bu versiyonu fazla sorgulamamayı tercih etti gibi.

Bir yandan Hamas içteki sorunlarıyla boğuşuyor, ekonomik durumun çaresizliğinden Gazze’de insanlar kendilerini meydanlarda ateşe veriyor.

Öte yandan yaklaşan seçimler nedeniyle Netanyahu ne bir çatışma istiyor, ne de zayıf görünerek kendi sağındaki partilerin Likud’dan oy çalmalarına sebebiyet vermeyi.

Bu iki roketin biraz daha az şanslı bir gecemizde bize binlerce kişilik bir zayiat verebileceği aşikâr…

Düşünüyorum da, örneğin Bask milliyetçileri Madridin orta yerine veya İrlandalı aktivistler Londra’nın göbeğine “yanlışlıkla” iki roket fırlatsa, bu ülkelerin tepkileri ne olurdu? (örnekleri çoğaltmak mümkün tabii).

Yeryüzündeki hangi ülke hemen yanıbaşında yer alan, onun varlığını tanımayı, onunla birlikte yanyana barış içinde yaşamayı reddeden ama iktidarını sürdürebilmek için onun parasına muhtaç olan ve insanlarının en yoğun şekilde yaşadığı bölgeye roket fırlatmaktan çekinmiyen bir yönetime tahammül edebilir?

Şimdi mütevazı köşemden dünya liderlerine, BM’e, BM Güvenlik Konseyine sormak istiyorum:

Sivil toplumun en yoğun yaşadığı bölgelere roket fırlatmak terörizm değilse, terör nedir?

Ha, yoksa kendilerini Filistinli olarak tanımlıyanlar teröre başvurdukları zaman, sırf bu sıfatlarından dolayı, “bizim teröristler iyidir” deyip herhangi bir kınama veya tepkiden muaf mı tutulurlar?

(Tabii ayda en az iki üç kere yine aynı Gazzeden her türlü yabancı cismin -roket, top, yanar ve patlayıcı gereçler- tepelerine düşmesine artık rutin bir olaymış gibi baktığımız ve üzerinde bile durmadığımız Sderot ve çevredeki yerleşim birimlerindeki halkın trajedisinden bahsetmiyorum bile.)

Bir sorum da bir senedir “dönüş yürüyüşü” adı altında sınırda her Cuma günü şiddete başvuran Gazzelilere:

Dönüş derken nereye dönmekten bahsediyorsunuz? Devamlı olarak roketlerinizle, yanar uçurtma ve balonlarınızla taciz ettiğiniz Sderot, Netivot gibi şehirlere veya Kfar Aza gibi kibutzlara mı… Ama onlar hiçbir zaman sizin topraklarınız olmadı ki şimdi dönesiniz?

Onun yerine yine şimdiye kadar sizin toprağınız olmamış, örneğin Birmigham’a yürümeye kalkarsanız, hem çok daha iyi spor olur, hem de Corbyn sizleri kucaklayıp bağrına basar! Yok, orası uzak diyorsanız başka daha yakın adresler vermek de mümkün.

Barışa giden yol, sivil toplumu hedef alan tacizlerden, şiddet kullanımından, roket fırlatmaktan geçmiyor. Barışa giden yol, İsraellileri öldürmek veya kaçırıp esir almak niyetiyle sınırda şiddet kullanan teröristlere karşı, sınırlarını korumak istiyen İsrael Savunma Güçlerini savaş suçu işlemekle itham etmekten de geçmiyor.

Barışa giden yola destek vermek istiyen dünya liderlerinin ve ülke yöneticilerinin de herşeyden önce mazlumla haklıyı, terörle ülke savunmasını ayırt etmeyi, “iyi” terörist diye bir mevhumun olmadığını idrak edip politikalarını buna göre yönlendirmeleri gerekir diye düşünüyorum.

Not: Bu yazı 25.3. 2019 sabahı, İsrael’in merkez bölgesi Şarona yine Gazze’den roket atılmasından ve yedi kişinin yaralanmasından evvel yazıldı. Şu anda ABD’de olan başbakan Netanyahu ziyaretini yarıda kesip yurda dönme kararı aldı.

Bakalım gelecek günler neler gösterecek?

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page