
Mükemmel olmıyan bir dünyaya doğduğunun farkındaysan eğer
Ama yine de birşeyleri düzeltmek istiyor ve buna inanıyorsan
Eğer hayatın haksızlıklarla dolu olduğunu öğrenmene rağmen
Tünelin ucunda ufacık da olsa bir ümit ışığı görebiliyorsan
Eğer sen artık uzayın derinliklerine ulaşabileceğini hissederken
Anne baban sana henüz ‘’uç yuvandan minik kuş’’ demeyi reddediyorlarsa
Onlar hakkındaki düşüncelerin değişebiliyorsa her an
Ve sanıyorsan bazen belleklerinin daha da az olduğunu yarım megadan
Bir yandan onların sağduyu dolu fikirlerine saygı duyarken
Diğer yandan kendi düşüncelerini de tüm gücünle savunmaya, tartışmaya, hatta onların uğruna isyana hazırsan
Eğer kimseyi kırmadan ilkelerinde ısrarcı olabiliyorsan
Ve eğer güçlü olmakla zorbalık arasındaki farkı anlıyabiliyorsan
Eğer sadece İsraelli değil, aynı zamanda Yahudi de olduğunu anladıysan
Ve Sefarad veya Aşkenaz olmanın hiç de önemli olmadığını kaptıysan
Bir kimseden yardım istemenin ayıp olmadığını
Ve Toranın en büyük öğretisinin “Otekini de kendin gibi seveceksin” olduğunun bilincindeysen
Eğer ötekine, yoksula, muhtaca elini uzatmaya hazırsan
Ve vermenin almaktan daha büyük mutluluk olduğunu artık biliyorsan
Herkes gibi olmak ama kendi şahsiyetini de korumak … Ve sormak
“Ben de onun gibi olacaksam, kim benim gibi olacak?” diyorsan
Eğer hem çevrende kabul edilmek, hem de hürriyetinden vazgeçmemek isterken
Sevginin gücünü ve arkadaşlık bağlarını geliştirip beslemeyi biliyorsan
Eğer henüz yaşayamadığın deneyimler için önünde bol zamanın olduğunun farkındaysan
Ve gerektiğinde karşındakine : ‘’Yanıldım, sen haklıymışsın’’ diyebiliyorsan
Eğer alay veya hakarete uğradığında şerefinin zedelenmediğini
Ve her zaman intikam veya hesaplaşmanın şart olmadığını kabullendiysen
Kanının beynine sıçramasına mani ve sinirlerine hâkim olabiliyorsan
Ve karşılık vermeden evvel ona, hiç olmazsa üçe kadar sayabiliyorsan
Yanlış anlaşılmasın, burda söylenenlerin hepsinin sadece erkekler için değil
Kadınlar için de geçerli olduğunun bilincindeysen
Ülkemizin bir yandan zor, ama öte yandan da emsalsiz olduğuna
Ve ne kadar yersek, kızıp tenkit etsek, yine de başka bir ülkemizin olmadığına inanıyorsan
Onun da tıpkı senin gibi sevgiye, anlayışa, sıcaklığa gereksinimi olduğunu farkettiysen
İşte ancak o zaman ‘Bar Mitzva’’ ünvanına hak kazandın demektir SEN…
Yukardaki sözler her ne kadar bilge insan Dalai Lama’nın ‘’Yüreği eğitmek’’ kavramını hatırlatıyorsa da sözler aslında ‘’Darkey Noam’’ reform sinagogunun ravı Sayın Eli Levin’e ait.
Ve beyitler geçenlerde gittiğim büyük torunumun Bar Mitzva töreninde ona hitaben söylediği sözler. Söylevde dinimizin gereği Musevilik var, ülkemizin gerçeği İsraellilik var ama hepsinin üstünde, değerler piramidinin zirvesinde ve en kuvvetli dozda, evrensellik, birleştiricilik, farkındalık, yani kısacası “İNSANLIK” var.
Ergenlik çağına adımını atan bir gence yaşamında “insanca” yaşamanın anahtarlarını sunan bir konuşma, yoğunlaştırılmış bir eğitim başyapıtı.
Ne mutlu bana ki sadece canımdan çok sevdiğim torunumla değil, aynı zamanda böylesine anlamlı bir günde böylesine anlamlı bir konuşma yapan bir ravla ve savunup öğrettiği görüşlerle de gurur duyabildim.
Yazarın notu: Sözler İbraniceden serbest tercümeyle çevrilirken doğal olarak manzum kimliğinden epey şey kaybetti.