“Kendimi İbranice öğrenme konusunda çok azimli zannediyordum, ta ki İsrailli yazar Ephraim Kishon’un hikayesini öğrenene kadar.”
Aliya* yaptığım günlerde bana verilen bu öğüdü hiç unutmadım: “bu ülkeye adapte olabilmek için İbranice bilmen şart, ne zaman ki İsraillilerin güldükleri şeylere gülebileceksin işte o zaman hem lisana hem kültüre vakıf oldun demektir.” Ve ben iki senedir İbranicemi hatırlayıp ilerletmeye çabalıyorum.
Tel Aviv üniversitesinde İbranice hazırlık sınıfı okumuş olmamın faydasını inkar edemem, ama aradan kırk sene geçtiği için seviyeme göre sınıf bulmak zor oldu. Baştan başlarsam sıkılacağımı düşünen ulpan** yetkilileri beni bir üst sınıfa aldılar. Fiillerin gelecek zaman kipini öğreniyordum ama, ilk sınıflarda öğretilen geçmiş zaman kipini hiç hatırlamıyordum .O sınıfı bu şekilde, yani geçmiş zamanı kullanamadan bitirdikten sonra derslere başka bir Ulpan’da devam ettim.
Aradan girdiğim yeni sınıfım çok ilerlemişti, o yüzden dersleri yakalamakta güçlük çekerek zor bela sınıfı da bitirdim. İbranice öğrenmeye çeşitli mazeretler yaratarak bir süre ara verdim. Bir kaç ay sonra, adını çok beğendiğim - “bu bir Ulpan değildir” - İsrail sosyolojisinden söz ederek İbraniceyi sadece konuşarak öğreten bir yere yazıldım. Israil’in sosyolojik yapısını, siyasi partilerini öğrendim, konuşmamı bu şekilde ilerlettim ama bu sefer de okumam ve yazmam geriledi.
Çok büyük bir şans eseri Tel Aviv üniversitesinde kış dönemi İbranice derslerinin başladığını öğrenince hemen yazıldım. Böylece kırk sene evvel İbranice öğrendiğim yere geri dönmüş oldum, hem de büyük bir sevinçle. Haftanın beş günü sabah sekiz buçukta başlayan sınıfa yetişmek, öğlene kadar konsantre olmaya çalışmak, sonra eve dönüp ödev yapmak, her hafta sınava girmek pek de kolay olmadı ama bir aylık maratonu tamamladım. En nihayet belleğimin bir köşesinde saklanan İbranicem ortaya çıkıverdi.
Kendimi İbranice öğrenme konusunda çok azimli zannediyordum, ta ki İsrailli hiciv yazarı Ephraim Kishon’un hikayesini öğrenene kadar.
Macaristan Yahudisi Ephraim Kishon, iki toplama kampından mucize eseri kurtularak 1949’da İsrail’e göç etti. İlk gönderildiği toplama kampında kurşuna dizilen on kişinin yanında olmasına rağmen kurşun ona isabet etmeyince kurtulmuş. Bu deneyimini “hata yaptılar, bir hicivciyi canlı bıraktılar” sözleriyle anlatır, Kïshon. Daha sonra yollandığı kampta ise çok iyi satranç oynadığından hayatta kalabilmiş.
Mucizeler bunlarla bitmemiş bana göre, çünkü İbranice öğretmenimizin anlattığına göre, on sekiz yasında geldiği İsrail’de o zamanlar Ulpan yokmuş. İbranice- Macarca sözlük de yokmuş. Kishon İbraniceyi, önce İbraniceden İngilizce’ ye, sonra da İngilizce’den Macarca’ya sözlüklerle çevirerek söktü. Lisanı hemen öğrenmekle kalmadı , iki sene içinde İbranice bir gazetenin köşe yazarı, dünyaca bilinen bir hiciv yazarı, sinema ve oyun yazarı oldu.
Derste okumamız gereken metin Ephraim Kishon’un 1950’lerde kaleme aldığı İsrail’i hicivle anlatan sözleriydi. Örneğin; “Bu memleket o kadar küçük ki, haritada içine adını yazmak için yeterli yer yok.” “Bu memlekette yaşayanlar lisanı çocuklarından öğrenir.” “Bu memlekette herkesin fikrini söyleme hakkı var ama kimse kimseyi duymaz.” Bu memlekette İbranice yazılır, İngilizce okunur, Yidişçe konuşulur.” “Bu memleket her zaman tehlike halinde ama burada yaşayanlar üst katta yasayan komsular yüzünden ülser olur.”
Ephraim Kishon gibi İsrail hakkında İbranice cümleler yazmamı gerektiren ev ödevim Aliyamın ikinci senesini doldurduğum güne denk geldi. Bunlar da benim gözlemlerimin İbranice’den Türkçe’ye çevirisi:
“Bu ülke çok küçük ama bütün dünya ondan söz eder.” “Bu ülke hala genç, bir o kadar da bilge.” “Bu ülkenin vatandaşları sıkı çalışır, çok da eğlenir.” “Bu ülkenin insanları sinirli ama hakikidir.” “Bu ülkede bürokrasi zordur ama sabrı öğretir.”
İbranice okuyamazsanız bile sadece harflerini gözden geçirmek ruha iyi gelir derler. Öğrenmesi zor olabilir ama başka streslere ara verip İbranice sınav stresi almak bir tercih olabilir. İsrailliler Türkçe dizi seyrederek Türkçe öğrenmeye devam etsinler, benim Amos Oz, Etgar Keret gibi sevdiğim İsrailli yazarların kitaplarını İbranice okuma hayalim gerçekleşmek üzere. Belki de ileride bu yazılarımı İbranice yazarım, hayal bu ya...
Kishon’un hikâyesi kadar, bana İbraniceyi mutlaka öğrenmemi öğütleyen ana dili Türkçe olan arkadaşımı televizyonda İbranice konuştuğu haber programlarında izledikçe bu konudaki umudum ve motivasyonum artıyor.
İbraniceyi öğrendikçe daha çok seviyorum, İbranice konuştukça da İsrail’i daha çok seviyorum.
* Aliya- İsrail’e göç ** Ulpan- İsrail’e göç edenlere İbranice öğreten okulların genel ismi