Kopan bir ip, düğümlenebilir yeniden
Koptuğu yerden yine…
Yine tutar tutmasına ama
Kopmuştur artık bir kere…
Belki bir gün yine karşılaşırız
Ama orada…
Beni terk ettiğin yerde
Bulamazsın ki beni bir daha…
Bertolt Brecht
Öfke; kendi kendinden hoşlanan, kendi kendini şişiren bir hırstır. Hepimizin başına çok sık gelir. Bazen bir şeye yok yere kızarız, bize yanıldığımızı ispatlayan kanıtlar getirirler. Bu sefer de doğrunun kendisine, suçsuzluğuna içerleriz.
İnsan düşüncesini; öfke kadar hiçbir şey yoldan çıkaramaz.
İnsan öfkelendiği zaman, eğer kontrolünü kaybederse içine adeta bir canavar girmiş gibi olur. Maksadını aşan laflar eder, tehditler savurur, kalpleri kırar ve hatta daha ileri giderek bunu fiziksel şiddete bile dönüştürebilir.
Sakın öfkenize kapılıp etrafınızdakilere kötü anlar yaşatmayın. Kendinize, kızgınlığınıza, öfkenize hakim olmaya çalışın. Kendinizi kontrol edin.
Öfke kontrolü çağımızın en önemli çalışmalarından biri. İnsanlar öfkelerine set koyabilmek için, psikolojik yardım almaya karar veriyorlar.
Zaman zaman haklı veya haksız olarak yakıcı öfkelere kapılabilirsiniz. Bence o zaman yapmanız gereken en birincil şey, kızdığınız kişinin bulunduğu odayı veya mekanı terk etmektir. O zaman tartışma bölünür. Şapkanızı önünüze koyup olaylar üzerine düşünebilirsiniz, bu arada öfkeniz yatışır. Sinir katsayınız düşer. Daha önce sizi ateşler gibi dağlayan kızgınlığınızın, soğuduğunu hissedersiniz.
Babaannem, çabuk kızan bir çocuk olan babama, öfkelendiği zaman dışarı çıkmasını ve 100’e kadar saymasını öğütlemiş. Arada geçen zaman her halde babamın hırsını da aşağı çekermiş.
Yine babaannem, çocuklarına “öfkelerinizle yatıp uyumayın, sabah yine kızgın uyanırsınız” dermiş. Gece yatmadan öncesine kadar problemlerini, kızgınlıklarını, küskünlüklerini halletmelerini tavsiye edermiş.
Çünkü yeni bir gün, yepyeni umutları ve güzellikleri içinde barındıracağından, öfkeyle başlayan bir günün insan için verimli olmayacağına inananlardanmış.
Babam, bu tavsiyeleri içine iyice sindirmiş olmalı ki çok bilge bir kişiliğe sahipti. Bizleri asla azarlamaz, tatlı sert yönetirdi. Anneme karşı öfkelenip bağırdığını, küstüğünü neredeyse hiç hatırlamıyorum. Bizim evde hep barış havası eserdi.
Bir öfke anında gönülleri incitmek o kadar kolay ki! Bunu yaptığınız vakit, o anda kendinizi müthiş rahatlamış, öcünüzü almış gibi hissedersiniz ama, geriye dönüp baktığınızda, daha sonra da kızgınlığınız soğuduğunda, geride bıraktığınız harabeleri görünce kendiniz bile inanamazsınız.
Bu yıkılıp viran edilmiş gönülleri hiçbir zaman tam olarak tamir edemezsiniz. Sevg ile, sabır ile yaralar sarılır, kanaması durur ama, gönül sarayları yıkılmıştır bir kere. Hayatta size vereceğim en önemli tavsiyelerden birisi öfkenize yenilmemeniz olacaktır.
İnsanın iradesine sahip olması kadar mükemmel bir özellik daha yoktur. Bazen yüzyıllar savaşına dönüşebilecek bir konuyu, kendi iradenize hakim olmakla, bir küçük tartışma ile bitirebilirsiniz.
Soğukkanlı olmak, mantığı duyguların önüne koyabilmek, hayatta başarılı olmanın ve herkes tarafından sevilmenin en önemli noktalarından biridir.
Öfkenizin üzerine güneşi batırmayın. Güneş batmadan sorunlarınızı halledin. Kin gütmeyin.cezalandırmayın . Hiç birimiz Tanrı değiliz, Tanrı bile pişman olanları affeder. Hoşgörülü, alçakgönüllü, anlayışlı olun. Olaylara önyargılı yaklaşmayın, yargısız infaz etmeyin. Kızgınlıklarınız yaz yağmurları gibi olsun. Yağdırın, estirin ama kısa kesin. Barışın sıcak güneşi hemen ısıtıversin sizi.
Hayat kısacık. Bir kapısından girip, diğerinden çıkıveriyoruz. Önemli olan bu hayatımızı yaşarken ve sonrasında iyi bir ismin sahibi olabilmek.
Gelecek buluşmamıza değin sağlık ve sevgiyle kalın.