top of page

Yaşlandıkça gençleşebilmek


Dünya Sağlık örgütünün yayınladığı son rapora göre 20- 65 yaş genç olarak nitelendirilirken, 66-75 arasındaki yaş dilimi orta yaşı ifade etmektedir. Bu sayede kendini yaşlı olarak görenlerin bir anda kendini daha genç hissettiğini düşünebiliriz.

Avraam için de “ihtiyarlamış, yaşı ilerlemişti;Tanrı her şeyle mübarek kılmıştı.” diye yazılıdır (bereşit 24:1). Tora yaşlanmayı bir giysi yada bir kutsama olarak adlandırır. İbranicede yaşlılığı ifade eden “zaken “ kelimesi aynı zamanda bilgelik anlamı da taşır. Yaşı, bilgi ve inanç seviyesi ne kadar farklı olursa olsun her yaşlının saygıyı hak ettiği düşünülür.

Yaşlandıkça sahip olunan bilgi ve tecrübe ruhumuza sarılan bir giysi gibidir. Fiziksel olarak yorgunluk, hastalıklar, beyazlaşan saçlar yaşlılığın belirtisi gibi olarak kabul edilse de kişinin Tanrı’nın kendisini mübarek kıldığı şeyleri daha fazla fark ettiği ve şükrettiği bir dönem olarak da görülebilir.

Batı dünyasında yaşlanan toplum ve azalan genç nüfus, gelecek dönemlerde ülkelerin en büyük ekonomik yükü olarak görülmektedir. Yaşlanan kişinin kendini “işe yaramaz “ hissetmesi bir yana ülke politikası olarak da emeklilik yaşının gitgide arttırılması yada özel emeklilik programlarının yaygınlaşmasıyla geçici olarak çözümler yaratılmaya çalışılmaktadır. Fiziksel olarak ekonomiye katkıda bulunmayan, ilaç ve bakım ihtiyaçları ile topluma yük olan bu bakış açısı yaşlı insanlar üzerindeki algıda seçicilik yaratmaktadır.

Doğru olan kısmı otuz yaşında saatlerce dans edebilen birinin yetmiş yaşına geldiğinde on dakika içinde yorulması ve ”iş bitmiş” dedirtebilmesidir. Bir insanın yaşlanmasını fiziksel gücüne bakarak ölçmek doğru bir kriter midir? İnsan dans etmek için mi yaratılmıştır?

Beden, ruhun bu dünyadaki görevini yerine getirmesi için her birimizin sahip olduğu bir araçtır. Bedenin ihtiyaçlarını ön plana çıkararak yaşadığımız bir gençlik, ruhun da bedenle beraber yaşlanmasına neden olabilir. Bedeni beslediğimiz kadar, ruhun da ihtiyaç duyduğu şeylerin olduğunu bilmemiz gerekir.

Gençlik ve yaşlılık kavramını iki boyutta görebiliriz : üretim yapan ve üretim yapamayan. Gençlik yılları bilgi ve tecrübemizi arttırdığımız, ilgi ve yeteneklerimiz doğrultusunda uzun vadede planlar yaptığımız aktif olduğumuz bir dönemdir. Yaşlılık ise birikimleri kullandığımız, yeni şeylere cesaret edemediğimiz daha pasif olarak görülen bir dönemdir. Gençlik yılları ağaç diktiğimiz, suladığımız yaşlılık ise meyvelerini topladığımız bir zamandır.

Tora, yaşamın bu iki boyutta yaşandığı düşüncesini kabul etmemektedir. Her yaşın sahip olduğu yaratıcı bir güç vardır. Tanrı’nın bize verdiği her gün, bu dünya üzerinde gerçekleştirmek için sunulan bir fırsattır. Her gün yaşımıza yada daha önce yapmış ve yapmamış olduklarımızdan bağımsız olarak Tanrı’nın bize güvendiğini gösterir. Bu nedenle her sabah gözümüzü açtığımızda “mode ani “ diyerek ruhumuzu yeniden bize verdiği için teşekkür ettiğimiz duanın sonunda “raba emunateha “ bize olan inancın çoktur diye belirtiriz. Her yeni bir gün, geride kalan günlerimizin ilk günüdür. Tanrı her sabah ruhumuzu yeniden bedenimize yerleştirir ve bize güvendiğini söyler.

Yaşlandıkça gençleşmek, Yahudi hayatının temelini oluşturur. Breslevli Rabi Nahman’ın dediği gibi “yaşlanmak diye bir şey yoktur yaş almak vardır “. Her sene, her ay hatta her gün zamanın fiziksel olarak bizden birşeyler götürdüğünü izlemek yerine kendimize ne katabiliriz diye düşünmek, ben biliyorum, öğrendim, anladım demek yerine farklı bakış açıları geliştirerek kendimizi geliştirmek, keşkelerle kendimizi mahvetmek yerine iyi ki diyeceğiz şeylere cesaret edebilmek yaşlandıkça gençleşmenin birkaç önemli özelliğidir. Beynimiz de kaslarımız gibi düzenli antrenmanlara ihtiyaç duyar :okudukça, düşündükçe, geleceğe yönelik umutla beslediğimiz iyi düşüncelerimiz ve hayallerimiz bizi yaşlanmaktan uzak tutar. Kötümser, umutsuz, sürekli eleştiren, olumsuz şeyleri görmeye eğilimi olan kişileri hayatımızdan çıkarmak duygusal olarak detoks yapmak gibidir. Tanrı’nın bize vermiş olduğu tora ve mitsvalar her yaş için ruhumuzu uyandırmaya genç kalmaya yardımcı olur.

Gladstone ‘nun sevdiğim bir sözü vardır :

“İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar.”

Nice yaşlara.. Yaşamaya yaşlanmaya..

Bu yazıyı yazarken aramızdan ayrılan Tsfat şehrindeki en büyük hasidik ravlardan biri olan HaRav Eliezer Mordechai Kening z”l ruhunun yükselmesi için…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page