Sözkonusu iki ülke de şeriat kanunlarına göre yönetiliyor. Dolayısıyla temelde her ikisinin de Batılı ülkelere göre eksiklikleri ve kişisel özgürlük kısıtlamaları benzer olsa gerek. Ama yine de gitmeye çalıştıkları yola makro açıdan, tepeden baktığımızda bazı önemli farklar dikkati çekiyor.
Ülkelerden ilki İran… 1979 yılındaki devrim sonrasında Şah rejiminin tam ters yönünde kurulan, Mollaların idaresindeki İran İslam Cumhuriyeti, ilk icraati olarak Şeriatı ülkede tüm öğeleriyle oturttu. Uygulamaya konulan kanunlarla evlenme yaşı kız çocuklar için dokuza, erkek çocuklar için ise on üçe indirildi. Resmi devlet istatistiklerine göre bugün İran’da senede 180 000 çocuk evliliği gerçekleşiyor. (Artık resmi olmıyan gerçek sayıların nereye varabileceğini siz düşünün.) 2013 yılında atılan daha modern(!) bir adımla, erkeklerin/babaların evlat edindikleri kızlarla evlenebilmeleri de bir kanunla hukuki hale getirildi. Sekiz yaşında 43 yaşında bir adamla evlendirilen Nuoshin’in veya 14 yaşındayken şeyh babası tarafından 50 dolara satılan Anni’nin öyküsü gibi daha nice öyküler var.
Bugün İran’da 24 000 dul kız çocuk var. Kısacası İran rejiminin kız çocuklarının mutluluğu için özel bir çaba sarfettiğini ileri sürmek biraz zor. Peki, rejim özel bir çabayı ne için sarf ediyor? Zengin petrol kaynaklarını halkının refahı için kullanmaktansa, nükleer güce kavuşmak, Ortadoğu ülkeleri üzerinde hegemonya kurmak, (Suriye, Lübnan, Yemen başta olmak üzere), İsraeli haritadan silmek gibi emellerle, ülkeyi ve milletini sefalete mahkûm etmek için. Teknolojinin insanlığa sunduğu nimetleri özellikle nükleer güce kavuşup -hiç bir ülke tarafından tehdit edilmediği halde- çevresinde askeri ve politik hegemonya kurma emellerine odaklıyor.
Gelelim ikinci Müslüman ülkemize. Birleşik Arap Emirlikleri’ne… Şeriat bu ülkede de geçerli olmakla birlikte, rejimin, halkının mutluluğu için yapmaya hazır olduğu modern yaklaşımları var.
Çok değişik etnik grupları ve genç bir nüfusu barındıran BAE, bu iki faktörü gözönüne alarak ve en modern teknolojinin olanaklarından faydalanarak, ülke yaşayanlarına en verimli resmi hizmetleri vermeye odaklanmış. Amaçlardan biri tüm resmi hizmetlere cep telefonundan ulaşmak… Örneğin oylamalar elektronik; ödenecek tüm resmi harçlar, vergiler özel bir kartla yapılabiliyor. Ayrıca teknoloji bazlı en iyi hizmet uygulama ve çözümü bulan kişi ve kuruluşlara yıllık yarışmalar düzenlenerek ödüller veriliyor. Sekiz ayrı kategoride yarışıyor katılımcılar. Sağlık, eğitim, çevrecilik, sosyal projeler, güvenlik, turizm, iktisat ve ticaret ve altyapı ve ulaşım. Katılımcılar da dört gruba ayrılıyor. BAE vatandaşları, Araplar, uluslararası hükümet birimleri ve BAE Üniversitelerinde okuyan öğrenciler. Üniversite öğrencilerini teşvik için kazananlara bir yandan 300 000 dolarlık bir ödül verilirken, aynı zamanda projelerine de ticari ve mali destek veriliyor.
Teknoloji bağlamında Dubai’ın uluslararası arenada son derece iddialı olduğu bir konu blockchain uygulamaları. ‘’Smart Dubai Office’’ diye bir kuruluşları var. Başında da tesettürlü bir hanım. Dr. Aisha bin Bishr. Sloganı da şöyle: İnanıyoruz ki Dubai’yı dünyanın en zeki ve mutlu şehri yapmanın anahtarı blockchain uygulamalarında. (Söylem biraz ülke parametrelerini GSMH’ya değil de, halkının mutluluk değerlerine odaklıyan Bhutan’ı hatırlatıyor). Kuruluş, Dubai’yı 2020 yılına kadar dünyadaki blockchain sistemiyle yönetilen ilk hükümeti yapmayı amaçlıyor. Blockchain sistemi üç ana sütuna dayandırılıp aralarındaki ilişkiler düzenlenecek. Hükümet, iş dünyası ve uluslararası toplum…
Bugün Dubai’de emlak alım satım veya kiralamaları, ticari şirketlerin lisans kayıtları, okullara kayıtların hepsi ve sağlık hizmetlerinin büyük bir kısmı blockchain sistemiyle yürütülüyor.
Tabii blockchain uygulamalarının nihai sonuçlarından biri de 2021 yılına kadar ‘’kâğıt kullanmayan hükümet’’ konumuna girebilmek. Tasarruf ve çevreye fayda şüphesiz ki imrendirici boyutlarda olacak.
Dr. Bishr’in bir diğer hedefi de AI,(Yapay Zeka) sistemini kullanarak teker teker tüm vatandaşlarının geksinimlerini kaydedip, bu doğrultuda çözümler üretmek. Dubai, dünyada, yapay zeka konusunu Devlet Bakanlığı seviyesine çıkartan ilk ülke. Tabii tüm bu ileri teknoloji uygulamaları, rejime muhalefet etme suçlarının 10 yıl hapis cezasıyla mükâfatlandırılmasına (!) engel teşkil etmiyor. (daha bu hafta bir örneği yaşandı!)
Kısacası, rejiminiz, hoşunuza gitsin veya gitmesin, hiç olmazsa mutluluğunuzu düşünen ve teknolojiyi olumlu bir yönde kullanan bir hükümetiniz olsun, derim.
Ayrıca da rejiminiz bir yana, 2019 yılı hepiniz için mutlu ve huzurlu bir yıl olsun.