Krizde Türkiye Yahudilerinin tuzu kuru mu?
top of page

Krizde Türkiye Yahudilerinin tuzu kuru mu?


Sağda solda konuşulanlara kulak kabartıyorum: ‘’Yahudiler tedbirlerini almışlardır, krizden etkilenmezler’’ veya ‘’Zaten Yahudi parasını dolarda tutar, onları sarsmaz 7 veya 8 lira olması’’ cinsinden ileri geri görüşler ve yazılanlar.

Türkiye önemli bir döviz krizi, uluslararası çapta siyasi gerginlik ve ekonomik daralma eşiğinde. Bu ülkeden para kazanmış, yaşamını sürdüren ve yerel varlıklara sahip hiçbir vatandaş, Yahudi olsun olmasın, memnun olamaz. Aksine çoğu eğitimli Türk gibi Yahudiler de durumun bu noktaya varacağını öngördükleri ve dinlenmeyen öneriler ileri sürdükleri için memleket ve halk adına üzülüyorlar.

Buraya varabileceğini neye göre tahmin ettiler:

  • Dış dünya ile ilişkilerin bozulması, Almanya ve Hollanda ile diplomatik kavgalar, uluslararası kabadayılık pek hoşlarına gitmez. Doğaları itibariyle Avrupa ve ABD ile münasebetlerin düzgün ve olumlu olmasını tercih ederler.

  • Okudukları basının sesinin kısılması, izledikleri televizyon kanallarının program kalitesinin düşmesi, muhalif yazar ve gazetecilere reva görülen baskılar Yahudi karakterine aykırıdır. Yalnız demokratik ilkelerden hareketle değil, tartışma ve sorgulama ortamının yok olması kültürlerine ters gelir.

  • Tevrat’ın okunduğu ve yüksek sesle tartışıldığı Yeşivalarda en uç fikir dahi dinlenir. Tek seslilik kabul görmez.

  • Güvendikleri isimlerin iktidardan uzaklaştırılmaları - Yahudiler eğitime, mezun olunan okullara ve kariyer deneyimlerine populizmden çok daha fazla önem verirler. Boş konuşanlara Ladino (Yahudice) dilinde ‘’vaziyo’’ derler. Son zamanlarda vaziyo danışmanların ve bakanların sayısında artış endişe verici boyutlardaydı.

Öngördüler de tedbir aldılar mı?

  • ‘’Ni Mujer de Romania, Ni Kaza en Turkiya’’ : Bu eski Yahudi sözü esas olarak: ‘’Romanya’dan kız, Türkiye’den ev alma’’ der. Rumen kızlarının güzelliğine ve cilveli davranışlarına dikkat çektiği gibi, Türkiye’de gayrimenkul edinmenin risklerine de (vergi salma, el koyma…) değinir. Tabii 1980’ler ve özellikle ‘90’lerden sonra Türk Yahudi toplumunun ülkeye bakışı değişir. Güven artışı ile birlikte ev satınalmalar çoğalır hatta inşaat sektörüne giren Yahudi müteahhitlerin sayısı da ciddi olarak artar. Türkiye’de emlak sahibi olmanın yükselen cazibesi eski atasözlerini unutturur.

  • Bu değişime rağmen Yahudiler genellikle emlak konusunda tedbirli davranmışlar ve spekülatif amaçlarla gayrimenkul sahibi olmaktan çekinmişlerdir. Düşen fiyatlar onları daha az vurmuş olabilir.

  • Nakitte döviz – TL dengesi: Geleneksel olarak dövizle borçlanmamaya gayret edilir, nakitte ise Euro, USD ve TL arasında denge korunur.

  • Diğer Ülke Vatandaşlıkları : Yahudiler dahil birçok T.C. vatandaşları son yıllarda Alman, İngiliz, İspanyol, Portekiz ve İsrail vatandaşlığını alarak dış dünyayı daha iyi tanıma imkanını elde ettiler. Bu ülkelerde edindikleri gayrimenkuller de servetlerinin bir kısmının korunmasına yardımcı olmuştur.

Tedbirlere rağmen gelecek ne gösteriyor:

  • İşlerinde faiz, döviz, tahsilat kıskacından kurtulma imkanları diğer iş insanlarından farklı değil. Tipik Yahudi mümessil/distribütör firma modeli tarihe karışma aşamasında. İşini satmak, devretmek, ayrılmak isteyenlerin sayısı yüzlerle ifade ediliyor. Alıcı var mı?

  • Sosyal ve siyasi açıdan ise çok zor bir dönem bekliyor Türk Yahudilerini. Şimdiden ‘’ekonomik saldırıları’’ büyük çapta ‘’Siyonistlere’’ veya ‘’İsrail ve müttefiklerine’’ mal eden yazılar yazılıyor, demeçler veriliyor.

  • En üst kademeden ‘’faiz lobisi’’ veya ‘’Yahudi Bankası’’ suçlamalarının artarak devam etmesi, hatta krizin kısmen ‘’Londra ve NewYork merkezli Yahudi finansörlerin Erdoğan’a olan güvensizliklerine’’ mal edilmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Kaotik ortamlar hiçbir zaman Yahudiler için olumlu olmamıştır. Türkiye’ye bağlı tüm vatandaşlar gibi onlar da sıkıntı çekeceklerdir.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page