Eğer ben kendim için yoksam, kim benim için var?
top of page

Eğer ben kendim için yoksam, kim benim için var?

İm ein ani li, mi li?

Eğer ben kendim için yoksam, kim benim için var?

Büyükada iskelesine doğru yokuş aşağıya yürürken, açık bir pencerenin arkasında ellerini gökyüzüne açarak dua eden bir kadın gördüm, bu sabah. Bu bir minnet duası da olabilirdi, bir yakarma da. İçimden “kim bilir ne derdi var” diye geçirdim. Bugünlerde birçok probleme tanık olmamdan kaynaklandı bu düşüncem belki de.

Yakınlarımızdan ve arkadaşlarımızdan sosyal destek almanın depresyon ve endişe oranını düşürdüğü bilimsel olarak uzun zaman önce kanıtlandı. Sosyal desteği kapsayan “duygusal” desteğin bize güç verdiği ve yaşam kalitemizi artırdığı biliniyor. Ancak yakınlarımız her zaman yakınımızda, yanımızda ve müsait olabiliyorlar mı? Olsalar bile, duyulmamız ve anlaşılmamız her zaman başarılı olamayabiliyor.

Empatiye en ihtiyacımız olduğu zamanlarda bazen ahretlik sorular ve enteresan yorumlarla karşılaşabiliyoruz. Kendimizi anlatamadığımız, duyulmadığımız ve anlaşılamadığımız zamanlar çaresiz ve yapayalnız hissederiz. Bu anlamdaki yalnızlık hissi ölüm gibi kabul etmemiz gereken bir gerçektir.

Oysa ki, kendimiz varız. İm ein ani li, mi li? İhtiyacımız olan iyiliği, nezaketi ve şefkati kendimize vermemiz mümkün. En iyi şifacı kendimiziz.

Yazar Jeff Brown, altlarınızdaki guruların fotoğraflarını atın, yerine kendinizinkini koyun der.

Öz-şefkat konusunun uzmanı Dr Kristen Neff, Budist öğretilerden etkilenerek geliştirdiği kendimize şefkat vermenin yararlarını ve uygulamalarını bilimsel olarak araştırıyor. Dr. Neff’e göre, acı çeken insanlara şefkat duyabildiğimiz gibi ıstırap çektiğimizde şefkati kendimiz için de hissedebiliriz.

Başarısız olduğumuzda ya da bir yanlış yaptığımızda kendimizi acımasızca yargılayıp eleştireceğimize, kendimize karşı nazik, hassas, duyarlı, anlayışlı ve şefkatli olabilmeyi hatırlamalıyız. İç konuşmalarımızla kendimizi yıkmak yerine kendimize insan olma iznini vererek, hoş görerek şefkatle yaklaşsak daha iyi olmaz mı? Bunu yapabilmek için acı çektiğimizi fark ederek, kabullenmemiz gerekir. En büyük başarı kendimizi tanımaya ve anlamaya- iyisiyle kötüsüyle- cesaret etmektir, belki de. Ayrıca, ıstırap çekmenin insanlığın ortak deneyimi olduğunu hatırlarsak bu yolda yalnız olmadığımızı bilerek acımızı hafifletebiliriz.

Araştırma sonuçlarına göre, kendilerine öz-şefkat uygulayan kişilerde mutluluk, iyimserlik, yasam hazzı ve motivasyon oranları yüksek bulunurken; depresyon, endişe, stres, başarısızlık korkusu oranları düşük bulundu… Öz şefkat çeşitli yollarla uygulanabiliyor. Örneğin; elimizi kalbimize koyarak problemi olan yakın arkadaşımıza nasıl konuşuyorsak, iç konuşmalarımızı da öyle yapmak. Kendimize sevmediğimiz, yetersiz bulduğumuz, utanç duyduğumuz yönlerimize kabul ve anlayışla yaklaşan bir mektup yazmak da bir başka uygulama olabilir.

Zorluklarla başa çıkabilmek için duygusal bağışıklığımızı güçlendirmeliyiz. Bize ne uyuyorsa, ne iyi geliyorsa en doğru yol odur. Yine de, en iyi şifacının biricik kendimiz olduğunu hatırlayalım… Çünkü Ayşe Şasa’nın belirttiği gibi, “Nârı nura çeviren sırrın şifresi sadece bizde, kalbimizdedir. “

Kaynaklar: Neff, K. D. & Germer, C. (2017). Self-Compassion and Psychological Wellbeing. In J. Doty (Ed.) Oxford Handbook of Compassion Science, Chap. 27. Oxford University Press.

Self-compassion.org

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page