top of page

Ulus Devlet Yasası ve Dürziler


Uzun süredir Ulus Devlet Yasası İsrael gündemini işgal ediyor. Yasa, Türkiyeli Yahudilerin sosyal ağlarında da oldukça tartışıldı. Ben görüşümü çok kısa bir şekilde ifade ettim; “Malumun beyanı”. İsrael’in bir Yahudi devleti olduğu tartışmaya yer bırakmayacak kadar açıktır.

Theodor Herzl 1886 yılında “Yahudi Devleti” (Judenstaat) adlı kitabını yazmış ve 1887 yılında da Dünya Siyonist Kongresinde mecazi anlamda; “Ben bugün burada Yahudi devletini kurdum” demiştir. Tabi ki, Herzl’in öngördüğü Yahudi devleti Yahudi ve Arapların eşit sosyal haklara sahip olacakları bir devletti.

Bir anayasanın olmadığı İsrael’de “Temel Yasa” (Hok Yesod) niteliğindeki bu kanunda; “İsrael devletinin, Yahudi ulusunun tarihi vatanında kurulduğuna ve bu devletin Yahudilerin milli ulus devleti olduğuna” ilişkin hükmü dışında, örneğin Arapça lisanının özel statüsünü düzenleyen madde gibi başkaca hükümler de yer almaktadır. Amacım söz konusu yasanın hükümlerini tartışmak değildir.

Gönül isterdi ki, İsrael devletinin temel niteliğini belirleyen bu denli önemli bir kanunun Birleşik Arap Listesi ve Meretz partisi dışında, Knesset’te yer alan bütün Siyonist partilerin desteği ve en az 90 milletvekilinin olumlu oyu ile kabul edilmiş olsun. Oysa, Likud milletvekili Avi Dichter tarafından hazırlanan yasa tasarısı uzun ve tartışmalı bir süreç sonucunda sadece 55’e karşı 66 oy ile yasalaştı. Menahem Begin’in oğlu Benny Begin dahi olumlu oy kullanmadı.

Ulus Devlet Yasası tabi ki eleştirilebilir. Ancak ülke gerçekleri bilinmeden Diasporada tweetlerde bu yasanın “ırkçı” olarak nitelendirmesi kabul edilemez. Bu yasa ile “Hitlerin ruhunun” hortladığı yönündeki antisemit söylemlere karşı ise söyleyecek söz bulamıyorum.

Yasaya karşı en önemli muhalefet Dürzilerden geldi, Rabin Meydanında her kesimden, Dürzi, Yahudi, Çerkez, Bedevilerden oluşan 50 bin kişinin katıldığı bir gösteri düzenlendi. Emekli Dürzi Tuğgeneral Amal Asad, “apartheid” ifadesini kullandığına ilişkin iddiaları kesinlikle ret etti ve İsrael’in tek bir millet olan Yahudi ve Dürzilerin vatanı olduğunu savundu.

İki yıl kadar önce, geçmiş dönem Likud Partisi milletvekili Amal Nasraldin ile gerçekleştirdiğim bir söyleşide, orduda onlarca Dürzi generalin görev yaptığını ve günümüzde Dürzilerin yüzde 83’ünün askere giderken, bu oranın Yahudi gençlerde sadece yüzde 72 olduğunu öğrenmiştim. Nasraldin’in oğlu Salah 1995 yılında Hamas tarafından Cenin’de kaçırılmış, torunu Lütfi ise Dökme Kurşun Operasyonu’nda şehit düşmüştü (Şalom Dergi, sayı 62).

Bu bilgiyi de not düşmekte fayda olabilir; Yahudiler nasıl Moşe’yi, Müslümanlar Muhammed’i peygamber olarak kabul ediyorlarsa Dürziler de Moşe’nin kayınpederi Yitro’yu peygamber olarak kabul ederler.

Dürziler İsrael devletinin kurulduğu 1948 yılından beri yaşadıkları ülke ile kader birliği yapmışlardır. Ulus Devlet yasasına karşı çıkışları da sosyal alanlarda halen var olan eşitsizliklerin kaldırılması ve Dürzilere Yahudi vatandaşlara verilen aynı hizmetlerin sağlanması amaçlıdır.

Nitekim yasaya karşı çıkanların önemli bir bölümü, İsrael’in Yahudi devleti olarak tanımlanmasının yanı sıra bütün vatandaşların eşit haklara sahip olduklarının da belirtilmesini istemektedirler. İsrael örnek bir demokrasiye sahiptir ve bu doğrultuda bir uzlaşmanın sağlanacağına inanıyorum.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page