Ben de Auschwitz’deydim…
- TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ התאחדות יוצאי תורכיה
- 3 Tem 2018
- 3 dakikada okunur

Bu hafta bir gazetede, gündemdeki önemli haberlerin altında, başlığı daha küçük puntolarla bir haber dikkatimi çekti. Haber başlığı şöyleydi: “LeMond iki Holokost Kurtulanı ile birlikte Auschwitz’den başlayan bisiklet yolculuğuna çıktı.”
Greg LeMond iki kez dünya şampiyonu, üç kez de Tour de France şampiyonu olmuş profesyonel eski bir bisiklet sürücüsü. 29 Haziran günü Auschwitz ölüm kampında başlayıp Krakow Yahudi Kültür Merkezinde tamamlanan 89 kilometrelik bu bisiklet parkurunun amacı Polonya’da Yahudi yaşamının yeniden yeşermiş olmasını kutlamaktı.
İleri yaşlarına rağmen, Holokost Kurtulanlarından biri, 200 bisiklet yarışçısının katıldığı bu anlamlı ve uzun yolculuğu yarısına kadar bisiklet üzerinde, diğer yarısını otomobilde tamamlarken, diğeri Krakow’a dek bisiklet sürmeyi başardı.
Usta yarışçı LeMond, Holokost’tan 73 yıl sonra iki Kurtulan ile birlikte çıktığı bu yolculuğu ‘güçlü bir deneyim’ olarak tanımladı ve Holokost’un asla unutulmaması gerektiğini söyledi.
Holokost öncesinde Polonya’nın ev sahipliği yaptığı 3.3 milyon Yahudi’nin büyük çoğunluğu Nazi Almanya tarafından gettolarda, ölüm kamplarında öldürüldü. Polonya’da köklü ve zengin bir kültür Yahudileri ile birlikte yok oldu. İki Holokost Kurtulanının katılımıyla Auschwitz’de başlayıp Krakow’da tamamlanan bu anlamlı bisiklet yolculuğu ile Polonya’da Yahudi varlığının yeniden yeşermesi simgesel olarak kutlanmış oluyordu.
Yıllardır dünyanın her ülkesinden gelen gruplar tarihin en benzersiz soykırımı Shoah’yı daha iyi anlamak, anmak ve unutmamak amacıyla Polonya’da bir zamanlar var olmuş Yahudiliğin izlerini sürerler, Nazilerin bu ülkede kurdukları ölüm mekanizmaları olan kampları ziyaret ederler. Geçtiğimiz hafta 43 kişilik bir dost grubu Polonya’da çıktıkları böyle bir geziden döndüklerinde izlenimlerini, yaşadıkları duyguları dile getirdiler, en büyük ölüm çarkı Auschwitz- Birkenau’da gördüklerine bizleri ortak ettiler.
Bundan tam 10 yıl önce Şalom gazetesi tarafından Polonya’ya gönderildim. Yine kalabalık, sanırım 40 kişilik bir grupla İsraelli rehberimiz Dvora ve Holokost Kurtulanı Miriam (birkaç yıl önce yaşama veda etti) ile bir hafta boyunca Varşova ve Krakow’da yüzyıllar boyunca var olmuş Yahudi kültürünün, Yahudi yaşamının sokak sokak izlerini sürdük. Sonra da bu köklü toplumun ve Avrupa Yahudiliğinin nasıl yok edildiğinin adım adım izlerini sürdük. Majdanek ölüm kampının gaz odalarını, fırınları, kitlesel gömülerle kabarmış zeminleri, yüzlerce çocuğa mezar olmuş ormanı ve daha nice yürek burkan, insanın insana yaptığı zulmün boyutlarını kavramakta zorlandığımız mekânları gördük.
Auschwitz’in “Arbeit Macht Frei” (Çalışmak Özgür Kılar) yazılı kapısından girdiğimiz sabah çok özel bir gündü. O gün Yom HaShoah’ydı. Ve ben o özel günde orayı soluma ayrıcalığını buldum. Üzerimizde, Magen David simgeli mavi-beyaz montlarımız, temsil ettiğimiz ülke Türkiye’nin ve İsrael’in bayraklarını taşıyarak kafile halinde Auschwitz’den Birkenau’ya doğru 3 kilometrelik “Yaşam Yürüyüşü”ne (March of the Living) çıktık. Yürüyor ve Macaristan’da öldürülen Hanna Senesh’in şiirinden bestelenen “Eli Eli, şe lo igamer leolam” şarkısını söylüyorduk. Sadece biz mi? Bizler gibi dünyanın her ülkesinden gelmiş Yahudi kafileleri ellerinde bayraklar. İsrael’den üniformaları içinde kara, hava ve denizci askerler. Çizgili kamp üniformalarını giymiş Auschwitz kampı kurtulanları. Etrafta hep tanıdık simalar; Yahudi kuruluşlarının ileri gelenleri, Yitshak Rabin’in yakın dostu Eitan Haber, o dönem Chelsea takımı direktörü olan Avram Grant, İsrael Başhahamı İsrael Meir Lau, Haim Topol ve daha niceleri… Ve tabii ki Yahudi olmayıp da, dünyanın her ülkesinden Holokost trajedisini anmaya gelenler.
Eski tren raylarını takip ederek anma töreninin gerçekleşeceği alana doğru ilerledik binlerce kişi. Birkenau’ya yaklaştıkça mikrofondan öldürülen dindaşlarımızın adları okunuyor tek tek… Miriamlar, Saralar, Mosheleler… Her bir isim söndürülen bir yaşam düşünsenize… Öldürülenlerin anısına Şofar sesleri yankılanıyor. “El Male Rahamim” ve “Kadish” duaları okunurken İsrael’den gelen askeri uçaklar üzerimizden geçiyor, bir çeşit gövde gösterisi sergiliyor. Hayranlıkla izledik İsrael uçaklarının Auschwitz üzerinden Polonya semalarını yarmasını…
Dünyanın her ülkesinden gelen Yahudilerimizle, artık güçlü bir Yahudi ülkesinin askerleriyle, hayatta kalanlarımızla, oradaydık… Binlerce, on binlerce Yahudi’ye mezar olmuş Auschwitz-Birkenau’da Yahudi yaşamının devam ettiğinin göstergesi olarak oradaydık. Küllerimizden doğmuş, yeniden vardık… Bu kez güçlüydük…
コメント