Rabi Akiva'nın yaşadığı dönem sadece öğrencilerinin ölmesi nedeniyle değil aynı zamanda Romalıların israel topraklarını kuşatması, Yeruşalayim şehrini ele geçirmesi ve bet amikdaşın yıkımını da ifade ettiği için tarihimizde karanlık bir dönemin de başlangıcıdır. İçinde bulunduğumuz en uzun sürgünün başladığı ve 2000 yıla yakın süredir israel topraklarından ve toramızın değerli mirasından da uzaklaşmaya başladığımız tarihlerdir. Dönemin tora bilginleri bir avuç kadardır ve israel topraklarında sadece Yavne şehrinde bulunmalarina izin verilir.
Gemaranin şabat bölümünde 138. sayfada bizlere aktarıldığı üzere, dönemin bilgeleri yahudiliğin ve tora öğreniminin devamı için endişe içindedir. Herşeyin yok olacağını düşündükleri sırada Rabi Akiva nın geriye kalan 5 öğrencisinden biri olan Rabi Simon bar yohay toranın bir cümlesini kaynak göstererek Tanrı’nın vermiş olduğu bir sözü hatırlatır : ki lo tişakeh mipi zaro כי לא תשכח מפי זרעו.( Devarim 31:21) onun soyu tarafından hiç bir zaman unutulmayacak… Tanrı’nın verdiği bu söz basit bir şey değildir.
Farklı coğrafyalarda, farklı dönemlerde malesef her zaman Yahudileri düşman olarak gören, bazen antisemitizm dalgalarıyla fiziksel olarak yok etmek isteyen, bazen “aydınlanma “ adı altında geleneklerimizden, TORAyı öğrenmemizden ve uygulamamızdan mahrum etmek isteyenler olmuştu. Tanrı’nın verdiği söz ne kadar azalsak da yok olmayacağımız sadece fiziksel olarak yahudiliğin bir garantisi değil aynı zamanda manevi olarak her zaman küllerinden yeniden doğacağımızın bir işaretidir.
Rabi Simon bar yohay bu sözü söylerken aslında kendinden de bahsediyordu. Ağızdan ağıza nesilden nesile devam edecek olan bu inanç, söylediği cümlenin kelimelerinin son harflerinin oluşturduğu “yohay “ kelimesinde gizliydi. Yohay ın oğlu olan Simon’un henüz ortaya çıkmayan çok büyük bir hediyesi vardı: zohar yani kabala öğretileri…
Fiziksel olarak bu dünyadan ayrıldığı 18 iyar tarihinde öğrencileri ile tüm detaylarını paylaştığı kabala bilgileri, dönemin karanlık havasını bir anda aydınlatmaya yetmişti. Karamsarlığın yerini umut almış, içimizdeki ateşi yeniden yakmaya başlamıştı. Öğretileri yüzlerce yıl gizli bir şekilde aktarılmış ve Tsfat şehrinde gömülü olan Ari sayesinde yeniden açıklanarak son yıllarda yahudi olmayanların bile ilgisini çekecek kadar popüler olmuştur.
Lag baomer, kabala öğretilerinin açıklandığı gün olmasının yanında Rabi Simon bar yohay ‘in ölüm yıl dönümünüdür. Her sene binlerce insan Meron yakınındaki mezarını ziyaret ederek bu büyük Tsadik için Tanrı'ya teşekkür eder. Rabi Akiva’ nın öğrencilerinin öldüğü yas dönemini geride bırakırken şarkılar ve danslarla TORAyı alacağımız şavuot bayramına kadar olan sürecin iyi yargıların olacağı bir dönem olması için dua ederiz. Ateşler yakarak içimizde bitmeyen umudu tazeler, nesiller boyu küllerinden yeniden doğan yahudiligimizin en temel amacının dünyayı aydınlatmak olduğunu hatırlarız.