top of page

İran’ın nükleer arşivi Yeruşalayim’de


Televizyon ekranlarında İsrael Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ülkesinin gizli servisi tarafından ele geçirilen gizli dosyaları canlı yayınlanan bir sunumla kamuoyuna açıklamasından ve İran’ın “yalan” söylediğini ortaya koymasından bu yana sadece iki gün geçmesine rağmen ortaya şaşkınlık ve hayranlık uyandıran bilgiler çıkmakta.

Mossad’ın İsreal’den 1.600 kilometre uzaklıktaki bir binada ele geçirdiği 100 bin belgenin ağırlığı yarım ton. Bu belgeler 55 bin sayfa ve 183 diske kaydedilmiş 55 bin dosyadan oluşuyor. Ortaya çıkan yeni bilgiler arasında ele geçirilen nükleer araştırmalar ile ilgili arşivin Tahran’ın merkezinde yer alan ve sadece beş kişinin varlığını paylaştığı terk edilmiş bir depoda yer aldığı bilgisi de var.

Bu durum sosyal medyada artık İran’ın başkentini Yeruşalayim’e taşıyabileceği, nasılsa bütün arşivin Yeruşalayim’de bulunduğu türünden esprilerin yayılmasına da yol açtı.

Natanyahu önemli bir bölümünü İngilizce lisanında gerçekleştirdiği sunumda İran’ın resmi açıklamaların aksine gizli olarak nükleer silah geliştirme konusundaki çalışmalarını sürdürdüğünü ortaya koymuştu.

Resmi adı 'Ortak Geniş Eylem Planı' (JCPOA) olan anlaşmaya göre İran’ın nükleer faaliyetleri ile ilgili planları bile muhafaza etmemesi öngörülmekteydi. Oysa İran anlaşmanın imzalanmasından sonra da arşivleri bir mekandan diğer bir mekana taşıyarak gizlemeye çalıştı. Bu gerçeğin ortaya konması bile başlı başına anlaşmanın ihlal edilmiş olduğunu kanıtlamakta.

Natanyahu sunumunda İran’ın Hiroşimaya atılan atom bombasının beş katı nükleer güce sahip füze başlıkları geliştirmek üzere olduğunu da ortaya koydu.

ABD Başkanı Trump, Natanyahu’nun sunduğu kanıtların ikna edici olduğunu ve Tahran ile iyileştirilmiş yeni bir anlaşmanın gündeme gelebileceğini ve İran’ın Suriye’den terk etmesinin zorunlu tutulacağını savundu. Başlangıçta bilgilere kuşku ile yaklaşan AB liderleri de İran ile tamamlayıcı bir sözleşmenin imzalanabileceğini ileri sürdüler.

Netanyahu'nun sunumunun, ABD Başkanı Donald Trump'ın anlaşmayla ilgili vermesi gereken kritik karardan sadece 11 gün önce gerçekleştiği ve İsrael’in söz konusu arşivden 2016 yılından beri haberdar olduğu, arşivin ise 2018 Ocak ayından beri İsrael tarafından ele geçirildiği ortaya çıktı.

2015'te imzalanan anlaşmanın yol haritası kapsamında, 12 Mayıs'a kadar ABD'nin İran'a yaptırımlara devam edip etmemesi yönünde bir karar alması gerekiyordu. ABD'nin dondurulmuş olan yaptırımları yeniden devreye sokması durumunda İran anlaşmanın tamamen ortadan kalkacağını ileri sürmekte.

ABD Başkanı Trump, Barack Obama'nın başkanlık döneminde imzalanan anlaşmayı defalarca 'tarihin en kötü anlaşması' olarak nitelemişti.

ABD'nin yanı sıra Almanya, Fransa, Rusya, Çin, İngiltere ve Avrupa Birliği'nin de imzacısı olduğu anlaşma, İran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlaması karşılığında ülkeye uygulanan uluslararası yaptırımların gevşetilmesini öngörüyordu.

Trump Ocak ayında yaptığı bir konuşmada 12 Mayıs'a kadar anlaşmanın iyileştirilmemesi halinde ABD'nin yaptırımlara geri döneceğini söylemişti.

Trump anlaşmanın 3 temel noktasına karşı çıkıyor:

  • Anlaşmaya göre nükleer faaliyetin sınırlandırılması sadece belli bir zaman dilimi geçerli.

  • İran'ın balistik füze programı anlaşma kapsamında değil.

  • Trump yaptırımların dondurulmasıyla İran'a 100 milyar dolarlık bir kaynak yaratıldığını ve Tahran'ın bu parayla 'Orta Doğu'da terör ve baskı politikası' izlediğini savunuyor.

, uluslararası yaptırımların dondurulması karşılığında uranyum zenginleştirme programını sın

Anlaşma kapsamında İran, nükleer reaktör inşasının yanı sıra silah yapımında da kullanılan zenginleştirilmiş uranyum üretimini 15 yıl boyunca kısıtlamayı kabul etmişti.

Tahran yönetimi ayrıca 10 yıl boyunca uranyum zenginleştirmekte kullanılan santrifüjlerin sayısını da kısıtlamayı taahhüt ediyordu.

Ülkedeki ağır hidrojenli su üretim tesisinin de modifiye edilmesi konusunda uzlaşı sağlanmıştı. Ağır hidrojenli su, nükleer bomba üretiminde kullanılan plütonyum üretiminin bir parçası konumunda bulunuyor.

Anlaşma 2016'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi.

İran'ın taahhütlerini yerine getirip getirmediğinin denetimi ise Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (IAEA) sorumluluğu oldu.

.

Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Nisan ayında gerçekleştirdiği Washington ziyaretinin ardından, Trump'ı ikna edememiş olabileceğini söylemiş ve ABD'nin anlaşmadan çekilebileceğini ifade etmişti.

İsrael’in ele geçirdiği arşiv sonrasında ABD’nin izleyeceği yol merak edilmekte. Ancak İsrael Mossad’ın tüm dünyayı şaşkına çeviren bu operasyonu ile İran’a ciddi bir mesaj göndermiş ve düşmanca faaliyetlere hiçbir şekilde seyirci kalınmayacağı belirtilmiş oluyor.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page