top of page

İnsanlar ve Burçları


İnanıyor musunuz gerçekten burçlara? Yani sırf Eylül ayında doğdu diye, bir insanın Mart ayında doğanla aynı özellikleri taşımıyor olması normal mi sizce? Peki ya, tam da iki burcun kesiştiği tarihte dünyaya geldiyse? O zaman hangi burçtan daha fazla etkilenir? Ya da böyle durumlarda “yükseleni” mi devreye girer? İşin aslı – yani denilene göre – 12 burcun her biri farklı kişilik özellikleri taşırmış.

Bireysel özellikleri ise insanın doğum haritasına göre değişkenlik gösterirmiş. Ve işin ilginç yanı da, kimi zaman burçların yansıttığı kişilik özellikleri birbirinden rahatça ayırt edilebilecek düzeyde olmasıymış… Mesela ben tam bir Başak’mışım.

Burçların bizi nasıl etkilediği, aslında bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey. Yani yeryüzüne ulaşan kozmik ışınlar beynimizle iletişime geçince, bu ışınlar ruh halimizi ve davranışlarımızı olumlu ya da olumsuz etkileyebiliyorlar. Dolayısıyla, insan doğduğunda, dünya hangi burç sisteminin etkisindeyse, o yıldız takımının yaydığı kozmik dalgalara – tıpkı radyo ve televizyon dalgaları gibi – maruz kalıyor! Hatta yıldız etkileşimleri nedeniyle insan beyni ile etkileşime giren ışınlar çok yoğun olduğunda, bünyeye zarar bile veriyor. Buna da kısaca, “burçların zararları” diyelim…

Aynı burçtan olan kişilerin bazı kişilik özelliklerinin ve karakterlerinin uyuşması, bu kişilerin doğar doğmaz, henüz korumasız olan beyin merkezlerinin aynı yıldız kümelerinden etkilenmesine bağlıymış. Bildiğiniz gibi, insanlar doğduklarında beyinleri henüz tam olarak olgunlaşmamış olduğundan, dış etkenlere karşı son derece duyarlı oluyormuş. Bu yüzden de, davranışlarımızı düzenleyen hassas yapılar, doğumdan hemen sonra burç sistemlerinin etkisi altına giriyormuş. Boşuna demiyorlar yani, Boğa kadar sakin, Akrep kadar tutkulu, Balık kadar hayalperest diye. Var bir bildikleri!

Gelelim, yükselen burçlara… Yükselen burcun saptanabilmesi için doğduğunuz ayı, günü ve yılı bilmenizin yanı sıra doğduğunuz saati ve doğum yerinizi de bilmeniz gerekiyor. Yükselen burç, kişinin doğduğu anda, doğduğu yerde, doğu ufuk çizgisinde yükselmekte olan burçtur. Yani sadece 4-5 dakikalık zaman dilimleri içerisinde değişiklikler göstermesi mümkündür. Yükselen burç, kendimizi başkalarından ayıran özellikleri şekillendiren burçtur. İnsanın özelliklerinin temelini oluşturduğu göz önüne alınacak olursa, karakterimizin bu “ikincil” burcun da etkisinde kalması gayet doğal.

Son olarak, belirtmeden geçemeyeceğim bir konu var. Hani her gün gazeteyi açar açmaz göz attığımız “Burç Yorumları” sayfası var ya, onu sadece eğlence olarak okumanızda yarar var, çünkü burçlar birçok insanın zannettiği gibi bir fal unsuru değildir ve geleceği göstermez. İleride olacaklar hakkında bilgi vermez. Bu yüzden bir kehanet bilimi olarak düşünülmemesi gerekir. Burçlar, sadece geleceğin yorumlanması için gerekli ortamı sağlar. Enerji dengelerini gözetir ve gezegenleri, yıldızları inceleyerek uygun bir yöntem çizer.

Demem o ki, bir insanın “mutlaka burcunun özelliklerini göstermesi gerekir,” diye bir kural söz konusu değil. O yüzden tavsiyem, başınıza gelen her şeyi burcunuza ya da Merkür’ün gerilemesine yüklemeyin. Akışına bırakın…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page