top of page

Kişisel İyimserlikten Küresel Kötümserliğe


Yıllardır dünya olaylarını Batı medyasının önde gelen gazetelerinden doğrudan izlerim. Hep sorgulamışımdır: Yazarın kişisel mutluluk veya sıkıntısı yazdıklarını etkiler mi yoksa tamamen profesyonel bir yaklaşım ile nesnel (objektif) bakma yeteneklerini korurlar mı?

Bu sorguya üyesi olduğum amatör bir sanal platform sinyal çaktı. 50 küsur yıl önce mezun olduğum sınıfın e-posta grubunun hararetli katılımcıları arasında kendi yaşamlarında giderek mutsuzlaşan veya sağlık problemleri çeken bazı arkadaşlarımın ülke ve dünya görüşleri pozitiften negatife yol aldı.

Bunda Türkiye’nin kötüleşen durumu rol oynamıştır muhakkak. Ama ülke dışında, bölge ve küresel yaklaşımlarda da Avrupa’lı ve Türk dostlarımda artan bir kötümserlik seziyorum, özellikle kişisel sıkıntıların ön plana çıktığı anlarda.

Tabii profesyonel gözlemcileri bu kategoriye sokmak doğru olmaz. Ama onlar da acaba etkileniyorlar mı kendi kişisel dünyalarından?

Kendi açımdan baktığımda: Son 20 yılın belki en tasasız, az riskli ve mutlu zamanlarını geçirmekle birlikte küresel görüşlerim ümitvarlıktan trajedi beklentisine kaydı giderek.

Hatta savaşların bile artacağını düşünüyorum. Yalnız internet güvenliği ve ticaret salvolarının değil; ilişkilerin bozulacağı, diplomasinin arka plana geçeceği, orduların kısa süreli bölgesel şiddete yol açacağı bir dönem geliyor.

Neden: Önceki yıllara göre Batı’da demokratik gerileme, Rusya ve Çin’de (ve Polonya ve Türkiye’de) ise otoriter ilerleme var.

Batı Avrupa’nın ve Amerika’nin halkları meseleye kendi dar yaşam standardları açısından bakıyorlar. 50 yıl boyunca (1950 – 2000) yararlandıkları güvenlik ve zenginlik artışı ile 2nci Dünya Savaşını takip eden dönemde oluşturulan küresel refah (ticaret anlaşmaları, finansal veya teknolojik hamleler) arasındaki bağı kaçırmış gibiler.

Uluslararası dengeleri kendi ülkelerinin aleyhine bozacak kararları ardı ardına alıyorlar: Brexit referandumu, Trump’ın başkanlığı , İtalyan seçimleri…tümü Batı’nın bütünlüğünü ve dayanışmasını zayıflatan aşamalar.

70 yıldan bu yana süren Batı (ABD) hegemonyası titrediğinde oluşumdan yeteri kadar yararlanmamış olanlar veya sistemin, değişen jeopolitik güç dengelerini yansıtmadığını düşünenler, haksızlığa uğradıkları hissiyatıyla düzenin mucitlerini geriletmeye çalışacaklar.

Sarsılacak düzenden karlı çıkacak ülkelerden biri de: İsrail. Her ne kadar uluslararası hukuka saygı göstermek için attığı taklalar çoğunlukla takdir edilmese de, İsrail göreceli gücü (Kendi bölgesinde ve Avrupa ile kıyaslandığında) sayesinde Yeruşalayim, Golan ve Batı Şeria’daki adımları küresel catışma ortamında hafif siklet krizler olarak kalacak ve üstüne pek gelinmeyecektir.

Dahası bu büyük kavgada İsrail, Batı’lı olmakla birlikte, Rusya ve Çin’i de rakip addetmediği için (onların derdi zaten İsrail değil) tarafsız görünüm pozisyonu alabilir.

Belki de bu geleceği hisseden vatandaşları Dünya Mutluluk Endeksinde İsrail’i 11nci sıraya yerleştirmeyi başardılar. Hem de 5 yıldır arka arkaya.

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                       Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page