Neşeyle sevinci, damatla gelini kutlamayı, şarkıyı, eğlenceyi, keyfi, mutluluğu, sevgiyi, kardeşliği, barışı ve dostluğu var kılan Evrenin Tanrı’sı Sen, Tanrı’mız mübareksin. Yeuda’nın şehirlerinde ve Yeruşalayim sokaklarında, bir an önce sevinç sesleriyle, gençlerin şölen şarkıları duyulsun. Damadı gelinle birlikte sevindiren Sen, Tanrı’mız mübareksin. “Şeva Berahot”. Bu dua, gelinle damadın hayatlarında yaptıkları her işte mutluluk bulmaları yönünde bir dilektir.
Bu yaşamda, insanoğlunun şahit olduğu en kutsal ve mutlu olaylardan birisi, kuşkusuz ki düğün törenleridir. Kutsal ilahilerin kulakları mest ettiği, çiçekler, mutlu insanlar, güzel giysiler içindeki kişilerin bulunduğu kutsal mekanların, insanların ruhlarında yarattığı sevinç ve şükran duyguları, bence mutlu bir düğün töreninden daha fazla hiçbir yerde duyumsanamaz.
Bu satırları yazmama esin veren şey, geçen hafta kutlanan ” 14 Şubat Sevgililer Günü” idi. 42 yıllık eski bir gelin olarak, yanımda sevgili eşim ve candan dostlarımızla birlikte yemek yiyip neşeyle kutladığımız Sevgililer Günü beni ta yıllar öncesine götürdü. KOL SASON VE KOL SİMHA, KOL HATAN VE KOL KALA (Bütün mutluluklar ve bütün sevinçler, bütün damatlar ve bütün gelinler).Her düğün töreni benim gözlerimi sevinçten yaşartır. Çünkü kurulan her yeni yuva, geleneklerimizi, aidiyetimizi, soylarımızı ileriye taşıyan mutluluk kaynaklarıdır. Devamlılığımızı sağlar, bizleri sonsuzluğa bağlar. Yüzlerde beliren tebessümler, anne ve babaların heyecanları, kıvançları, gelin hanımın bembeyaz, saf bir meleği andıran güzelliği, damadın gururu, yakışıklılığı…
Duygular ,sevinçler, iyi dilekler, davetliler, şekerler, tüller, duvaklar, gelin buketleri, çiçek rayihaları…
Bütün bunlar güzel Tanrı’mızın bizlere nasip ettiği, yaşattığı hazlar. Bir anne ve babanın uzun yıllar boyunca meşakkat ve sevgiyle büyüttüğü yavrusundan aldığı en büyük hasat. Bu düğünlerin hem baş rolünü oynamak, hem de seyircisi olmak, mutlulukların en büyüğüdür.
Kutsal şarapla yapılan berahalar, ketubanın imzalanması, yüzüklerin kutsanarak takılması ve nihayet Yeruşalayim ve Bet Hamikdaş’ı anmak için damadın kırdığı cam obje ( İM EŞKAHEH YERUŞALAYİM;TİŞKAH YEMİNİ: Seni unutursam ey Kudüs, sağ elim hünerini unutsun)
Hupa: Mutluluğun damı, gençlerin ömür boyunca paylaşacakları yuvanın çatısını simgeliyor. Üzerlerine örtülen tallit, Tanrı’nın buyruğu olan mavi beyaz ibrişimlerin kutsiyeti ile kuşanmalarını simgeliyor. Ebeveynlerin elleriyle sıkıca tuttukları tallit püskülleri, bu yuvaya katacakları onay, sevgi ve yardımı sembolize ediyor.
Güzel gelin, sevimli damat, mutluluktan al al olmuş yanaklar, eller sıkıca kenetlenmiş, küçük pembe kalpler her tarafta uçuşuyor sanki… Annelerin yüreği taşkınca atıyor, babalar vakur ama duygu dolu. Gözleri doluyor ama yutkunup durumu idare ediyorlar.
Aslında tüm bunların içinde beni en çok etkileyen şey, gelinin babasının kolunda, o uzun yolda, müstakbel eşine doğru ilerlemesidir. Babacık, sevgili prensesini bir başkasına emanet etme yolundadır. Bu yürüyüşün içinde bence çeşitli duygular barınır. ”Kızım ne zaman büyüdü? Onu kendi ellerimle veriyorum, hem de gönüllü olarak. Tanrı’m kızımı koru. Onun mutlu olmasına izin ver. Hem seviniyorum, hem hüzünleniyorum. Kızımın o tatlı kahkahası artık yanımda çınlamayacak. O artık evinin hanımı, eşinin kadını, çocuklarının annesi olacak. Tanrı’m lütfen onu koru.
Genç kız sevinçlidir, yürek çarpıntıları içindedir. Sevgili babacığının rahatlatan ve koşulsuz sevgi veren kolundan, eşinin aşk dolu eline uzanan bir yolda yürümektedir şimdi. Önünde bilinmeyen ama mutluluk umutları taşıyan bir hayat vardır. Ben kendim, gelinliğimle babamın kolunda o yolda yürürken, Tanrı’ya babamın eşliğinde evliliğe yürüdüğüm için şükretmiştim. Babama çok derin bir sevgim ve düşkünlüğüm vardı. Onsuz geçen şimdilerimde bile, varlığı ve sevgisi beni hala ısıtır.
İki erkek çocuk annesi olarak Tanrı bana bu mutluluğu iki kez nasip etti. Canımın parçası oğlumun koluna girip, babasıyla birlikte Hupa yolunda yürümek insana farklı duygular yaşatmaz. “Tanrım, aslan parçası evlatçık artık büyüdü. Dişi kuşu ile yuva kuracak, baba olacak. Kanadını irice açacak yuvasını koruyacak. Yağmurdan, selden, fırtınadan… Yakıcı güneşte gölge edecek onlara, her türlü badireden korumaya çalışacak. Oğlumun işi çok zor. Tanrı’m güç ver ona, sevgi ver, sabır ve metanet ver, mutluluk ver, Amen.
Düğün deyip de geçmemek lazım. İçinde o denli yoğun duygular barındırıyor ki, gökyüzü arşa yükselen pozitif enerjilerle doluyor. Mutluluk yağmurları, sağanaklar halinde üzerimize yağıyor.
Tanrı, yeni kurulan tüm yuvaların üzerine, mutluluk, bereket ve selamet yağdırsın. Mazaltov.
Herkesin SEVGİLİLER GÜNÜ kutlu olsunJ))