Tokat atan kıza Anne Frank benzetmesi…
- Av.Yakup BAROKAS
- 30 Oca 2018
- 2 dakikada okunur

Ahed Tamimi adlı 17 yaşındaki genç Filistinli kızın İsrail askerini tokatlamasına ilişkin görüntü hem dünya basınında, hem de bir tweet nedeni ile Türkiyeli Yahudiler arasında, sosyal ağlarda, oldukça tartışıldı.
12 yaşında iken de benzer eylemlerde bulunan ve bunu sürekli provokasyon aracı haline getiren Tamimi, Recep Tayyip Erdoğan tarafından ağırlanmış ve “cesur kız” olarak adlandırılmıştı. Tabi ki Türk askerine nasıl hakaret edilmesini hoş görmezsek aynı davranışın başka bir devlet askerine yapılmasını da tasvip etmeyiz şeklinde bir yaklaşım beklemiyorduk.
Tamimi, Yehonathan Geffen’in bir şiiri nedeni ile İsrail’in de gündemine oturdu. Geffen sözlerinde genç kızın mücadelesinin, 50 yıllık işgal ve aşağılanmanın tarihi yazıldığında, Anne Frank, Hanna Shenesh ve Jeanne d’Ark gibi anılacağını dile getirdi.
Savunma Bakanı Avigdor Liberman, askeri radyo Galgalaks’tan Geffen’in sözlerine yer veren hiçbir şarkısının çalınmamasını istedi ve bu istem bağımsız olduğunu ileri süren radyo tarafından red edildi.
Ünlü şarkıcı ve besteci Gidi Gov ise Liberman’a karşı tepkisini belirtirken bakanı hala Rus şivesi ile konuşan bir ole hadaş olarak tanımladı.
Genç yaşta İsrail’e göç eden ve ülkenin savunma politikasından sorumlu bir kişinin bu türden bir ayırımcılığa tabi tutulması, aksanı nedeni ile küçük düşürülmeye çalışılması elbette ki kabul edilemez. Zamanında stand up sanatçısı Dudu Topaz’ın Kuzey Afrikalıları “çahçah” olarak tanımlaması ve tiye alması yıllar boyu unutulmadı. Ben Gurion Rus, Ezer Weizman da ağır bir İngiliz aksanı ile konuşurdu. Nitekim Gidi Gov kısa süre sonra hatalı davranışı nedeni ile özür diledi. Ancak ünlü şarkıcının toplumun geniş bölümünde yarattığı hayal kırıklığı ve kızgınlık uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek. Kaldı ki her türlü ayırımcılığa karşı hoş görünün olmadığı İsrail’de Gidi Gov aleyhine soruşturma başlatılmıştır.
Yehonathan Geffen gibi İsrail toplumunda çok az sayıda da olsa marjinal görüşlere sahip yazar ve sanatçılar mevcut. İsrail’i bir işgal devleti olarak gören ve dünyada sözüm ona Filistin davasını destekler görünüp İsrail devletinin dünya haritasından silinmesini arzulayan anti Siyonist, gerçekte ise antisemit akımlara malzeme olan bu “entelektüellerin” düşünce ve ifade özgürlüğü gibi kavramların arkasına sığınmaları ise düşündürücüdür. Hele İsrail askerine hakaret edip tokat atan Ahed Tamimi’nin Holokost’ta yaşamını yitiren Anne Frank’a benzetilmesi kabul edilemez.
Özgürlüğün sınırı, başkalarının özgürlüğünün başladığı yere kadardır. Özgürlüklerin, okul kitaplarında bile öğretilen bu en basit tanımı ile toplumsal, dini ve ahlaki değerler ile sınırlandıkları bilinen bir gerçektir.
Demokratik olmayan ülkelerde politik gerekçelerle bu sınırları aşanlar en basit ithamlar nedeniyle yaşamlarını hapiste sürdürürken İsrail gibi demokratik bir ülkede düşünce özgürlüğü adı altında devletin varlığı, ordusu rahatlıkla eleştirilebilmekte, kamu vicdanını yaralayan bu tür davranışlar basit bir özür ile geçiştirilebilmektedir.
Nitekim Gidi Gov’dan sonra Yehonathan Geffen de amacının Holokost kurbanlarına saygısızlık etmek olmadığını, sadece işgale karşı vicdanlara seslendiğini belirterek özür dilemiştir.
Dileriz ki bu olaylardan ders çıkarılsın ve eleştirilerini yaparken düşünce özgürlüğü kavramı arkasına sığınanlar en azından kimi zaman özür dileyebilme olgunluğunu da göstersinler.
Kommentare