top of page

Barış kenti; YERUŞALAYİM


Televizyonun karşısındayız. Trump; “Yeruşalayim İsrail’in başkentidir” diyor, birkaç kez, üstüne basa basa. Elçiliğin taşınması için verdiği kararı imzalıyor. İmzası neredeyse sayfadan dışarı taşıyor.

Yeruşalayim Yahudilerin iki bin yıldır, İsrail’in 70 yıldır merkezi, başkenti, değil mi? Yine de bu açıklama genelde herkesi mutlu ediyor.

Ertesi gün havaalanındayım, Yediyot Aharonot’un manşeti; “ Tarihi karar”, İsrael HaYom Gazetesi; “Thank you, Mr. President”. Sonra elime geçen Hürriyet’e bakıyorum; “Kudüs depremi”.

Makalelere şöyle bir göz atıyorum, Taha Akyol objektifliğine inandığım, yılların gazetecisi, şöyle yazıyor; “ İsrail Dışişleri Bakanı ‘yetmiş yıldır…’ derken Hitler gibi ‘tümen hesabıyla konuşuyor.”

Türk basınının duayenlerinden Akyol, tarihin en büyük soykırımının mağdurlarını, altı milyon canı yitirmiş Yahudileri aynı silahla, Hitler benzetmesi ile vurmaya çalışıyor. Yazısının diğer bir bölümünde Yahudi devletini ‘İsrail militarizmi’ olarak nitelendiriyor. Cumhuriyet yazarı Kadri Gürsel sevdiğim bir yazar, hapse girmesine üzülmüştüm. Onun da başlığı şöyle; “Korkunç ikili: Trump-Netanyahu”.

Kadri Gürsel ve daha pek çok kimsenin ileri sürdüğü gibi Filistin-İsrail barışı gerçekten bu karar ile daha zorlaşmakta ve terörizm ile İslamcı radikalizmin ekmeğine yağ mı sürülmektedir? Bence ABD başkanının attığı bu adımla - ben dediğimi yaparım dışında - verilmek istenen mesaj çok açıktır. Yirmi iki yıldır birtakım gerekçeler ile elçiliğin taşınma kararı ertelenmiş, ancak bu süre zarfında taraflar arasında barış yolunda en ufak bir ilerleme kaydedilmemiştir. Terör tehlikesi de tam tersine son yirmi yılda El Kaide, IŞİD gibi örgütlerin ortaya çıkması ile kat ve kat artmıştır. Şimdi doğruları görmenin ve kabullenmenin zamanı geldi. Barış olacak ise, ütopyaların ışığında değil, gerçek zeminler üzerinde gerçekleşmelidir.

İstanbul’da eş dost ile konuşuyorum, bir bölümü; “şimdi de sırası mıydı?” gibisinden yaklaşımlarda bulunuyor. İzmir Yahudi Toplumu Onursal Başkanı Moris Bencuya’nın Yeni Asır Gazetesi’nde yer alan açıklaması karşısında ise nerede ise küçük dilimi yutuyorum:

“Şoktayız. Çok şaşkın ve huzursuzuz. (…) Kudüs’ün başkent yapılmasını kesinlikle tasvip etmediğimi belirtmek isterim. Yapılacak iş mi yani şimdi bu? Herkes gibi bizim cemaatimiz de şaşkın” diyor onursal başkan.

Sayın Bencuya bu sözleri aynen telaffuz etti mi, yoksa söylemleri değiştirilip abartıldı mı, bilemeyeceğim. Çünkü böyle bir açıklama yapılmış olsaydı, Türkiyeli Yahudilerin İran Yahudilerinden farklı bir konumda olmadıkları gibi aslı olmayan bir algı yaratılmış olacaktı. Neyse ki, gerek Türk Yahudi Toplumu, gerekse geniş toplumda Trump’ın açıklamasını farklı açıdan değerlendirenler de mevcut.

Ortada bir gerçek varsa, o da ileri sürüldüğü gibi bu kararla dünyanın ne ayağa kalktığı, ne de karıştığı. Hele hele Soli Özel’in HaberTürk’te yayınlanan “Kıyamet senaryolarına adım” başlıklı ve Netanyahu hükümetini İsrail tarihinin en sağcı ve ‘yayılmacı’ hükümeti olarak nitelendirdiği yazısında ifadesini bulduğu üzere, kıyamet senaryolarının gerçekleşmesi yönünde hiç bir adım atılmadı. Birkaç Arap ülkesinden göstermelik cılız itirazlar, Türkiye’den sert açıklamalar… Sonuçta er veya geç Çek Cumhuriyetinin peşi sıra birçok ülke, özellikle Avrupa ülkeleri herkesin bildiği bir gerçeği inkâr etmekten, güneşi balçıkla sıvamaktan vazgeçecek, Yeruşalayim’i İsrail’in başkenti olarak tanıyacaktır.

Ve kent, ismini oluşturan üç harfin Ş-L-M (Şin-Lamed ve Mem) taşıdığı anlam gibi “bütünlüğün” ve “barışın” simgesi olmaya ilelebet devam edecektir.

Etiketler:

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page