top of page

Şalom Anılarından Geleceğe Adım


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)



Çevremde ve özellikle okul arkadaşlarım arasında kariyerlerinde başarı kazanmış, akademik dünya, özel sektör veya devlet kurumlarının üst kademelerine kadar yükselmiş olanlar var. Yazmayı her zaman bir nevi eğitim, özgürlük kazanma ve gelecek kuşaklara not bırakma olarak belirlediğim için onlara hep anılarını kaleme almalarını, ileride bunun yararlı olabileceğini, öneriyorum.


Maalesef dinleyen pek az. O açıdan Yakup Barokas’ın Şalom hatıralarını yayınlamasını gerekli ve aydınlatıcı buldum. Kendi açısından aklında kalanları ve ona etki eden olayları açıklığa kavuşturması İstanbul Yahudi Cemaatinin tarihçesi bakımından ek görev üstlendiği anlamına gelir.


Okunduğunda anıların hiç kimseyi gücendirmemesi veya üzmemesi imkansız. Aksine olası değeri, dürüstlükten şaşmamakta gizli. Bu açıdan Türkiye Yahudilerinin tarihinde Rifat N.Bali’nin ayrı bir yeri var. Cemaatin genel geçer “kayadez” (sessiz kalalım) politikasına, arşivleme ve gerçekçilik itibariyle Rifat’ın kitaplar dolusu yanıtı, uzun yıllar “görülmesin, bilinmesin” havası ile sumen edildi. Sonuçda Müslüman Alemde özel bir yeri olan Türkiye Yahudi Toplumunun yaşadıkları yazıldı, okundu ve itibar gördü.


Aynı realist çizgide “konuşalım” geleneği cesur gençlerin birkaç yıl önce kurdukları “Avlaremoz” ile devam ediyor. Hatta Şalom’un editoryal çizgisine dahi etki ettiği gözlemleniyor.

Anılarında Yakup benden de bahsederken yönettiğim Ekonomi Sayfasının kuruluşuna ve genç yazar takımımıza hiç değinmemiş. 2002 yılında Şalom’a katkıda bulunmaya davet edildiğimde amacım Cemaatimizin işinsanlarına eğilmek ve onların güdülerini anlatmaktı. Ekonomi Sayfasında, “Göz Ucuyla” köşe yazılarıma ek olarak, Teddy Danon’dan Victor Braunsten’e (z’’l) birçok işadamının yaşamlarını küçük bir ekiple kaydettik.

O yıllarda ülkenin gıda perakendeciliğine yönelik yazılar kaleme alıyordum, fakat esas yazma hazzını Şalom’dan aldığımı itiraf etmeliyim. Bu dönem 2003-4’e kadar devam etti.


Şalom’a veda süreci 2003 Sinagog ve İngiltere Konsolosluğu bombaları sonrasındaydı. Cemaat Yönetiminin refleksi içe kapanmak ve medyaya konuşmamaktı. Bense tüm dünya basının elim olaylara ilgi duyduğu ortamda aksine onlarla diyalog kurmanın ve kendimizi anlatmanın önemini savunuyordum. Nitekim gerek Türk, gerekse yabancı gazetecilerle söyleşilerim oldu o haftalarda, Cemaat Yönetiminin aksi yönde tutumuna ve telkinlerine rağmen.


Açılma, ilişki geliştirme ve konuşma isteğim Şalom yönetiminin baskılara maruz kalma ortamı ile karşı karşıya geldi. Görüşlerimizin çarpıştığı ve ayrılma kararına vardığım toplantıya birkaç yıl içerisinde yönetimi üstlenecek İvo Molinas katılmamıştı ve sonuçdan memnun olmadığını sonradan belirtmişti çağrısında.

Bir süre geçtikten sonra Şalom açılmaya başladı. Yahudi olmayan yazarları içermekten tutun, gazetecilere yer vermeye kadar daha renkli bir yayın organı haline geldi. Herhalde Şalom’da yeni editör yanında Cemaat Yönetiminin de gençleşmesine ve cesaret kazanmasına denk geldi bu değişiklik.


Bugün Türkiyeli Yahudilere, ülkede kalanlar veya gidenler olsun, hitap eden Şalom ve dergileri yanında İtahdut ve Avlaremoz yeni platformlar oluşturuyor. Daha fazla genç ve kadın yazara yer açıldı, ana akımın bastırdığı düşünceler su yüzüne çıktı, görüş zenginliği arttı.

Gelecekde ne var? Türkçe’mizi yazmak ve konuşmak güzel de daha geniş ve Türkiye dışında topluma seslenmek için İngilizce (Batı’da yaşayanlar) ve İbranice (İsrail’dekiler) yazmaya başlamalıyız. İçinde bulunduğumuz ülkelerde yalnız Türkçe’ye bağlı kalarak ilerleme imkanımız yok! Gençlerimiz yeni dilleri layıkiyle öğrenmeli, yazmalı ve medyalarında yer almalıdır.


Bu açıdan Türkiye’den yetişen soydaşlarımızın yerel ve uluslararası basında fazla varlık göstermemeleri üzücü.

Oralarda da açılma, ağ kurma ve eser verme gelecek hedefimizdir.


Σχόλια


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page