İsrael’in bugünkü çıkmazının başı 1979 yılında İran’daki İslam Devrimi’yle başladı, - veya en azından hız kazandı- denebilir.
İran İslam Cumhuriyeti 45 senedir açıkça, kimseden çekinmeden, siyonist düşmanı, (İsraeli kastediyor) haritadan sileceğini söyleyip duruyor. (Birleşmiş Milletler ne güne duruyor mu? dediniz, güldürmeyin beni…)
İran, söylemekle kalmayıp bunu uygulama etabına da geçirmiş vaziyette.
Birincisi nükleer bir güç olmasına çok az kaldı. (Eğer henüz olmadıysa…)
İkincisi, büyük başarıyla İsrael’in etrafında giderek daralttığı bir ‘’düşman çemberi’’ yarattı.
Çemberdeki ‘’proksiler’’ ülkeyi vurup duruyor.
(Ha evet tabi, İran Nisan ayında proksilerle yetinmeyip direkt olarak füzelerle de İsrael’e saldırdı, o başka)
Proksiler kimler mi?
Kuzeyde Lübnan’ı ele geçiren ve 300 günden fazladır İsrael’i vurup duran ve yetmiş bin İsraelliyi 300 gündür evlerinden eden Hizbullah terör örgütü…
Güneyde 2005 yılından beri tümüyle egemen olduğu Gazze’yi hem İsraelliler için hem de kendi halkı için bir cehenneme çeviren ve 7 Ekimde Yahudi milletine Holokost’tan sonra en büyük kıyımı yaşatan Hamas terör örgütü.
Kuzeydoğuda egemenliği altına aldığı ve oradan da İsraeli tacizlere devam ettiği Suriye…
Yine Kuzeyde zaman zaman kullandığı Irak…
Güneyde bir süredir Yemen’den ülkeyi vurmaya kalkan Hutiler, (bu Hutiler ki uluslararası ticareti sabote ettikleri halde kimse ses dahi çıkartamıyor, nedense…)
Yine doğumuzda Batı Şeria’da oturan halka silah, cephane ve para desteği vererek, ortalığı karıştırıp, İsrael’e karşı geliştirilen cephe…
Bugün 13 Ağustos 2024 ve tüm İsrael halkı on günden fazladır
İran ve Hizbullah bize ne gün saldıracak,
beraber mi yoksa ayrı ayrı mı saldıracaklar,
Irak ve Hutiler de bu saldırıya katılacak mı,
Suriye’den de birşeyler gelir mi,
saldırı hafif mi yoksa ağır mı olacak,
biz hafif mi yoksa ağır mı karşılık vereceğiz gibi varoluşa kadar varabilecek sorunlarını tartışıp duruyor…
(Bu sorunlar hangi millette yok ki? diye sorarsanız eğer,
Doğru cevap: Hiçbir millette!)
Tüm bunların yanısıra 115 rehinemiz de, sağ ve ölü, hala Gazze’deki tünellerde hapis…
İsrael bu çıkmazdan nasıl çıkar?
Yılanın başı İran.
O İsraeli vuracağını zaten söylüyor. O zaman önce sen vur.
Ama kazın ayağı öyle değil.
Hükümet zaten halkın çoğunluğunun üzerinde birleştiği bir hükümet olmaktan çok uzak.
Savaş zamanında dahi bir sürü ikincil politik meselelerle zaman ve enerji harcıyor.
Ayrıca başbakan ve kabinesi ABD’yi arkalarına almadan böylesine büyük bir operasyona girişmekten çekiniyor.
ABD ‘deki Demokrat iktidar İsrael’e tam destek vermekle birlikte halen gündeminde seçimlerin çok ağır basması nedeniyle bölgesel bir çatışmaya kesinlikle karşı çıkıyor.
Bir görüşe göre İsrael Hamas’la rehineler ve savaşın sona erdirilmesi konusunda bir antlaşmaya varırsa Hizbullah da kuzeyden saldırıyı keser.
Tamam da Sinwar’ın baştan beri en büyük rüyası zaten İsrael’i mümkün olduğu kadar çok cephede savaşmaya zorlamak değil miydi? Bu fırsat eline geçmişken neden anlaşmaya varsın ki?
Tünelin ucunda bir ışık, çıkmazın sonunda bir aralık göremiyorum…
Belki diyorum, belki günün birinde, ABD’nin desteğinde, Batılılarla birlikte, bu veya yeni bir hükümet rotasını biraz değiştirir ve
bölgesel yeni bir dayanışma paktına yeşil ışık yakabilirse,
yani Çin, Rusya, İran şer eksenine karşı genişletilmiş bir İbrahim Antlaşması Birliği , (Suudiler ve bazı Arap ve İslam ülkelerinin de katılımıyla) kurulabilirse,
stratejik bağlamda İsrael’in kendini daha az yalnız hissedeceği bir dönem başlar ve bu ülke de yıllardır özlediği bir damla huzura kavuşur........Belki.........
İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
(Bizler halk olarak hayal etmekte özgürüz. Ancak yöneticilerimizin hayalleri bırakıp yaratıcı çözümler üretmeleri onların bize borcu ve görevi…)
Comentários